Yüzlerce demir yığınını biraraya getiriniz, hiçbiri birbirini çekmez. Bir şey neyse odur. Mıknatıs mıknatıstır; demir demirdir. Fakat demirin içinde mıknatıs varsa kendine göre çekim alanı oluşturur. İnsan da öyle... Eğer özünde, mayasında aşka dair bir şey varsa bu durum duygularına yansıyacaktır. Yoksa ne yaparsa yapsın insanları sevmeye, onları anlamaya zaman bulamayacaktır.Türlü bahanelere her zaman hazır olacaktır.Yine de sevgi ve aşk çaba ister. Eğer öyle olmasaydı Ferhat dağları deler miydi?
Güzelliğin on para etmez, bu bendeki aşk olmasa... demiştir ünlü ozan Aşık Veysel . Demek ki bir şeyin alıcısı yoksa değeri de yoktur.Yaşarken sevgi ekmeliyiz. Ancak böylece içimizde ve toplumda sevgi çiçekleri açar, sevincimiz artar.
Her gittiğimiz yere sevgi götürmeliyiz. Hiç kimsenin yanımızdan mutsuz ayrılmasına izin vermemeliyiz. En yakın çevremizden en uzaklara kadar güneş gibi ısıtmalı yüreğimiz ve çığlığımız. Yıkmak kolay, yapmak zor bir şeydir. Sevmeliyiz yaratılanı ,Yaratan dan ötürü. Yunus un deyişiyle...
Memleketimizin dağlarını, ovalarını sevgi çiçekleri bürüsün. Hani bilir misiniz nergis çiçeğinin öyküsünü? Bir nergis çiçeği ölmüş. Çayırdaki çiçekler, ırmaktan birkaç damla su istemişler, ona gözyaşı dökmek için.
Bendeki tüm su damlaları gözyaşı olsa, nergis için dökeceğim yaşlara yetmez. Onu çok severdim demiş ırmak.
Nergisi kim sevmezdi? O kadar güzeldi ki... diye yanıt vermiş, çayırdaki çiçekler.
Gerçekten güzel miydi? diye sorunca ırmak , Senden iyi kim bilebilir bunu? Kıyında eğilip suyunda kendi güzelliğine bakardı her gün. demişler. Irmağın yanıtı şöyle olmuş: Onu sevmemin nedeni; bana eğilip baktığında, suyumun yansımasını görmemdi gözlerinde...
Sevgi ekilen yerde , sevinç büyür. Her zaman büyük işler başaramayabiliriz fakat küçük şeyleri büyük sevgiyle yapabiliriz.