Öncelikle geçmiş bayramınızı kutluyorum.
Ondan sonra da şöyle bir soruyu sormak istiyorum:
Bayram dönüşü bu ilk yazımızı başka bir başlık altında yazamaz mıydık?
Bu konu, hepimizin hem ahiretini ve hem de dünyasını yakından ilgilendirmektedir.
Dinin ya da dinsizliğin siyasete alet edilmesi, mensubu bulunulan mezhep ya da cemaatin din yerine ikame edilmesi yalnız bizim değil, tüm insanlığın ortak sorunudur.
Bu görüş ve anlayış çerçevesinde, her dinden nice insanlar ölmüş ya da öldürülmüşlerdir.
Bizler de bu konuyu din ve vatan kaygısı açısından ele alma gereğini duyduk.
Asla siyasi kaygımız yoktur.
Politika ile ilgili tek kitap olan, 'POLİTİKADA TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ' adlı kitabın yazarı olmama rağmen ahir ömrümde sadece bir proje adına aday adayı olduk. Bunu da yazı yazdığımız bu sütunda ve program yaptığımız aynı grubun Haber AKS Tv.de hiçbir yazı ve programda tek bir kelime ile de olsa seslendirmedik.
Bunun için çok rahatlıkla diyoruz ki, kaygılarımız kişisel inancımızdan kaynaklanmaktadır.
Siyasi görüşümüzü din yerine ikame etmek demek, dinin koyduğu emir ve yasakları kaldırıp mensubu bulunduğumuz siyasi görüşün(liberalizm, kapitalizm, komünizm, laisizm vb. gibi) ilkelerini koymak demektir. Bir başka ifade ile vahiyle konulmuş ilkeleri, mensubu bulunduğumuz siyasi ilkelerle tasfiye etmektir. Allah'ın iradesini bilinçli bir şekilde ve isteyerek yok saymaktır.
Burada toplumdaki din kardeşliğinin ve doğruluk ölçüsünün referansı siyasi görüş olmaktadır.
Mensubu bulunulan cemaati din yerine koymak ise, cemaatin ilkelerini dinin ilkeleri imiş gibi kitlelere kabul ettirmektir. İşte din adına cinayet(dini alet ederek toplumları ve devletleri birbirlerine vurdurtmak vs.) buna denir.
Bunun en belirgin özelliği ise, cemaat sevgisini, din kardeşliği sevgisinin, cemaat mensubiyetini de din mensubiyetinin önüne koymaktır. Devleti ve toplumu herhangi bir cemaat parselasyonuna tabi tutmaktır. Tarihte görülmeyeni inşa ediyor gibiyiz.
Örneğin; devlet yöneticisi tayin edileceği zaman işin gerektirdiği ehliyet sorgulanmaksızın cemaatten olması şartı aranırsa( herhangi bir cemaat, yalnız paralel olarak adlandırılan cemaati kastetmiyoruz. Bakanlıklarda hangi kişi yetkili ise)ya da belli bir siyasi görüşe mensup olması yeterli görülürse kamu ve din adına bir cinayet olur. Cemaatin çıkarını milletin ve devletin önüne koymak olur. Oysa kamu görevi tayinlerinde EHLİYET, SİYASİ ve CEMAAT MENSUBİYETİNİN ÖNÜNDEDİR.
İslam alimleri, ' ehliyet, imandan önce gelir' demişlerdir.Selam ve sevgi ile…