Tarımsal ürünler bakımından dünyada kendi kendine yeterli ülkeler arasında yer aldığı zamanlarda çalışmış bir ziraatçı olarak; ülkemizin düştüğü duruma üzülmemek elde değildir. Otuz kırk yıl öncesi devlet başkanlarının 'Biz çağ atladık, sanayi ülkesi olduk, tarımla uğraşmak ütülmektir' sözleri, bizi bu günkü duruma getirdi. Yurtdışında tahsil yaparak, ülkemize gelen ve paradan, para kazanmayı gaye edinen idarecilerin bizleri getirdiği durum budur. Sektör olarak tarımın diğer sektörlerden büyük ayrıcalığı vardır. Şunu akıldan çıkarmamak gerekir; 'gün birdir, fakat öğün üçtür'. Aç olan insanlarımıza, Fransız Kraliçesi Marie Antoinette gibi pasta yiyiniz mi diyeceğiz? Tartışmasız şunu ortaya koymak gerekir ise, bir ülkedeki en önemli sektör, tarım sektörüdür. Bir çapa ile toprağa bitki fidelemek veya maydanoz yetiştirmek de değildir. Çoğunlukla tarım ile ilgili toplantılarda bir yetkili kürsüye çıkar ve 'Ben tarımı çok severim, balkonumda sebze kasalarında maydanoz yetiştiririm' diye söze başlar. İşte tarımın ülkemizdeki idareciler tarafından görüldüğü seviye de budur.

Bu ülke bir zamanlar, Ortadoğu'nun et deposu idi. Her yıl milyonlarca kasaplık hayvanlar, sınırdan kaçak olarak geçirilerek komşularımıza gönderilirdi. Milyonlarca ton buğday, arpa, şeker, baklagiller ve diğer ürünlerin ihraç edildiği ülke konumunda bulunuyorduk.

Şu anda ise, her yıl 2-4 milyon ton buğday, 400 bin ton arpa, bir milyon ton pamuk, bir milyon tona yakın likit yağ, baklagil, sebze meyvelerin ithal edildiği bir ülke konumuna geldik.

Tarım sektörünün diğer sektörlere göre GSMH içinde çok düşük bir yüzde oluşu, onun önemli olmadığı anlamında değildir. ABD'de GSMH içinde % 2'lik bir yere sahip olmasına karşı, tarımsal ürünler bakımından 300 milyon Amerikalıyı beslediği gibi, dünyaya da tarımsal ürünleri ihraç etmektedir. Şu gerçek unutulmamalıdır ki, tarımsal üretim geniş tabanlı olduğu gibi, tüketim de geniş tabanlıdır. Onun için tarımsal ürünlerdeki fiyat politikaları, çok önem arz eder. Yüksek fiyat, tüketiciyi zor duruma soktuğu gibi, ucuz fiyat da üreticiyi zor duruma sokmaktadır. Yalnız, ülkemizde bütün bunların dışında değişik bir kaos durumu yaşanmaktadır. Üreticide bir birim olan fiyat tüketiciye, 5 ile 10 kat fazlası ile yansıtılmaktadır. Tarımda esas olan bir ürünün ucuz veya pahalı satılması değildir. Satılan bu üründen, üreticiye düşen pay en az % 50 olmalıdır. Eğer, pazarda 4 liraya aldığınız elma, üreticiden 30-40 kuruşa alınıyor ise burada ülkemizde olduğu üzere bir sorun vardır. Ülkemizde ekmek değişik illere göre kilosu 4 veya 5 liradan satılmaktadır. Buğdayın bir kilo fiyatı ise, 60-70 kuruştur. Bir kilo buğdaydan bir kilo ekmek ve 200 gram da kepek çıktığına göre, buradaki 4 veya 5 kat fiyatın nereden geldiğinin izah edilmesi gerekir. Üreticiden bir lira civarında alınan sütün ve ürünlerinin beş katı fiyata satılmasının sebebi nedir? Her zaman olduğu üzere, buraya gelince kimileri, proses maliyetlerinden bahsedeceklerdir. Kırk beş yıllık meslek hayatını idrak etmiş birisi olarak, bu maliyeti hiç anlayamadım. Tarımda bu konularla ilgili olarak birçok örnekler verebiliriz. Lütfen dikkat, başta haşhaş olmak üzere, pancarı kaybettik ve mısırdan elde edilen tatlandırıcılara mahkûm olduk. Karadeniz ve Ege Bölgesi'nin geçim kaynağı tütün nerede, çayı kaybetmek üzereyiz. Fındık üzerine oynanmakta olan oyunlarla birlikte korkarım onu da kaybedebiliriz. Sebze ve meyve