Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof. Dr. Burhan Kuzu, 27 Mayıs'ın yıldönümü dolayısıyla attığı sosyal medya mesajında gündeme getirdi Alparslan Türkeş'in tırnaklarının sökülmesini. Sayın Kuzu'nun tivıtır hesabından paylaştığı mesaja göre"Alparslan Türkeş, Yassıada mahkemesinin verdiği idam kararlarına karşı çıktığı için Hindistan'a sürülmüş, tabutluklara atılmış ve tırnakları sökülmüş!"

Sayın Kuzu, herhangi bir kimse değil, bir anayasa hukuku hocası, bir profesör. Eski bir milletvekili, TBMM Anayasa Komisyonu'nun uzun süre başkanlığını yaptı ve halen de Türkiye'nin en itibarlı makamının, Cumhuırbaşkanlığı makamının başdanışmanı. Yani 27 Mayıs 1960 darbesini, onu hazırlayan sebepleri ve sonrasını herkesten iyi bilmesi gereken ve eminim ki bilen birisi. Ama ne yazık ki paylaştığı mesajda söylediği her şey ikisinin dışında tamamen yanlış, kimisi de uydurma, başka bir ifadeyle bir şehir efsanesi, bir büyük yalan. İki doğrudan biri "Türkeş Beyin Hindistan'a sürülmesi", diğeri de "idamlara karşı çıkmasıdır; onlardan da birisinin gerekçesi, diğerinin de tarihi yanlış.

Türkeş Bey, Hindistan'a "idam kararlarının onaylanmasına karşı çıktığı" için değil, "siyasi partiler arasında tarafsız kalınmasını" istediği ve daha da önemlisi "Ülkü-Kültür Birliği Başkanlığı" adı altında adeta tam anlamıyla özerk ve büyük yetkilerle donatılmış bir projeyi hayata geçirmek istediği için 14 Kasım 1960'da karşıtlarının gerçekleştirdiği bir iç darbeyle ve 13 arkadaşıyla birlikte yurtdışına sürülmüştür.

Türkeş Bey ve arkadaşları yurtdışına sürüldüklerinde, Yassıada Mahkemesi yargılamalara daha yeni başlamıştı. Kararlar, 1961'in ikinci yarısında verildi, eylül başlarında onandı, 15 ve 16 Eylül'de uygulandı. Yani Türkeş Bey ve arkadaşlarının yurtdışına sürülmesi ile kararların onaylanması ve uygulanması arasında on ay var. Türkeş Bey, kararların onaylanmasına karşıydı, bunu da Hindistan'dan MBK Başkanı Cemal Gürsel'e gönderdiği ve "Orgeneralim" diye başlayan mektupla bildirdi.

Mesajdaki yanlışlardan birisi de Alparslan Türkeş'in bu nedenle "tabutluklara hapsedilmesi"dir. Tabutluklar bir dönemin yüz karasıdır. İsmet Paşa'nın 19 Mayıs 1944 nutku ile başlayan "Türkçü aydın avı"nda Alparslan Türkeş gözaltına alınmış, tutuklanmış, önce mahkûm olmuş daha sonra da askeri temyiz mahkemesinin ilk kararı bozmasıyla beraat etmiştir. Mağdur olmuştur ama "tabutluğa" atılmamıştır. Tabutluğa atılan davanın bir numaralı sanığı Hüseyin Nihal Atsız'dır.

Merhum Türkeş'in tırnağının sökülmesinin de asla astarı yoktur. Daha 1960'lı yılların başında, Türkeş Bey henüz aktif siyasete girmeden önce CHP ve İsmet Paşa karşıtı eski Demokrat, yeni Adalet Partililer tarafından üretilmiş ve bolca da kullanılmıştır. Efsaneye göre, İsmet Paşa, MBK'yi ziyarete geldğinde, Alparslan Türkeş'e uzun uzun bakmış ve "Albayım ben sizi tanıyor muyum?" diye sormuş; Türkeş Bey de ellerini uzatmış ve "Tanırsınız Paşam, sökülen tırnaklar daha sağlıklı büyürmüş" demiş. Bu efsaneyi işine gelen herkes kullanmıştır ama Alparslan Türkeş'in ağzından bu konuda bir kelime çıkmamıştır.

Toplumda belli yeri ve görüşlerinin belli bir değeri olan herkesin ağzından çıkan her kelimeye, paylaştığı her mesaja sıradan sade vatandaşlardan çok daha fazla titizlik göstermesi gerekmez mi? Gerçi Sayın Kuzu, gelen tepkiler üzerine mesajını düzeltmeye çalıştı ama düzeltme diye yayınladığı mesaj da yine yanlışlarla doluydu.