TV lerdeki tartışma programlarında;
devam eden mahkemelerle ilgili
gizli belgeler ve bilgiler
ortaya seriliyor...
Şüpheli durumundaki
kişi veya kişiler hakkında henüz kesinleşmiş
bir karar olmadığı halde,
program katılımcılarının
kurduğu mahkemede
hükümler veriliyor....
Elbette hakimler,
bu tartışmalara
göre karar vermiyor...
Ancak çıkan karar
bu yandaş kafalara
göre farklı anlam kazanıyor...
Yani hakimin
herkesin işine geldiği gibi algılanıyor...
Bazı gazete ve televizyonlar,
daha mahkemeye ulaşmadan belgeler
yayınlıyor, telefon dinlemelerindeki
görüşmeleri veriyor...
Sonra başka yayın organları
çıkıyor, aksini iddia ediyor...
Medya kuruluşları
sanki duruşma salonları,
yazar ve çizer takımı da savcı-hakim...
Olacak iş değil!..
Bu konuda ne gibi işlem yapıldı ya da
yapılıyor?..
Basında özgürlük
kadar sorumluluğu da
savunuyorum...
Hangi davada olursa olsun
hüküm giymemiş insanları,
kamuoyu önünde
suçlu kılmanın
ve küçük düşürmenin
adı özgürlük değil...
Basın Kanunu nun 19. maddesinde
şöyle deniliyor:
Hazırlık soruşturmasının başlamasından takipsizlik kararı verilmesine kadar geçen süre içerisinde, Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme işlemlerinin ve soruşturması ile ilgili diğer belgelerin içeriğini yayınlayan kimse iki milyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır. Bu ceza bölgesel süreli yayınlarda on milyar liradan, yaygın süreli yayınlarda yirmi milyar liradan az olmaz.
Görülmekte olan bir dava kesin kararla sonuçlanıncaya kadar, bu dava ile ilgili hakim veya mahkeme işlemleri hakkında mütalaa yayımlayan kişiler hakkında da birinci fıkrada yer alan cezalar uygulanır.
TCK nın 288. Maddesi de ortada:
Bir olayla ilgili olarak başlatılan soruşturma veya kovuşturma kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar savcı, hakim, mahkeme, bilirkişi veya tanıkları etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Kanunlar açıkça ortada...
Buna rağmen kendilerini hakim ve savcı yerine koyan
TV bülbüllerinin
ihlallerini kim nasıl izah edecek?..