Atasözü olsa gerek, bizim oralarda çok kullanılırdı 'ürümesini bilmeyen it sürüye getirir kurt' deyişi. Daha çocukluğumda hafızama kazınan bu sözü, bugünlerde yeniden hatırlamamın sebebi adlarına tarihçi ya da gazeteci denen birkaç şeref ve haysiyet celladının Mustafa Kemal Atatürk'ün özel hayatına burunlarını sokmaya, iğrenç yalan, isnat ve iftiralarla bu milletin mefahirine saldırmaya kalkmalarıdır.

Hala bel altından yukarıya çıkamayan insanların varlığı ve üstelik de bunların İslami değerleri temsil ettiği en azından savunduğu iddiası, hem bu milletin hem de bu ümmetin dünü ve bugünü adına utanç, yarınları adına ise bir felaket vesilesidir. Bu ahlak anlayışı daha doğrusu bu ahlaksızlık ne kadar utanç verici ise bu kafa yapısı da o kadar felaket habercisidir. İslam dışı dünyanın uzaya taşınma hazırlığında olduğu bir günde hala kafasını birilerinin bacak arasından çıkaramayanların bu millete de bu ümmete de felaketten başka vereceği hiçbir şey yoktur.

Sevmemek, beğenmemek ve karşı olmak başka bir şeydir, yermek, sövmek, isnat ve iftirada bulunmak daha başka bir şeydir. Birinci bölümdekiler adam olan herkesin ne kadar hakkı ise ikincisi bölümde sıraladıklarım da insan olmamanın ilk ve en önemli belirtileridir.

Kaşıyan kaşınır. Başkalarının değerlerine saldıranlar kendi değerlerine saldırı davetiyesi çıkaranlardır. Başlıktaki ifadesiyle sürüye kurt getiren ulumasını bilmeyen it mesabesinde kimselerdir. Yarayı daha fazla deşmek istemiyorum, o deşilecek yara benim bağrımı da kanatır. Bir hadsizler güruhunun edepsizliğine verilecek başka edepsiz cevaplar da 'Ben Türküm, ben Müslümanım' diyen herkesi en az birinci edepsizlik kadar hatta ondan da çok yaralar.

Ne olur, bunlara alkış tutmayalım, ne olur bunlara yeni edepsizlikler, isnatlar ve iftiralar için cesaret ve fırsat vermeyelim. Tarihi ve dini geçmişi bugünkü siyasi ve ideolojik tercihleri ya da saplantılarına delil üretmek için kaşınmaya ve de saptırmaya kalkan tarih kalpazanları, bu dine de bu millete de sadece ve sadece zarar verir.

AKİF'İ OKURDUK BİR ZAMANLAR

Türk sağının üzerinde hiçbir tartışmaya girişmediği –neredeyse- tek ortak değeriydi Mehmet Akif Ersoy. Türkçü-Turancısından Ümmetçi-İslamcısına hemen herkes onu sever, onu okurdu. Gerçi son zamanlarda verdiği coşku ve gösterilen saygı, önemli ölçüde azalsa da İstiklal Marşı yakın zamana kadar Türk milletinin 'Amentü' sonrası en geniş katılımla en fazla okuduğu metindi.

Safahat da Türk sağına mensup hemen herkesin okumasa bile kütüphanesinde ya da evinin bir köşesinde mutlaka bulundurduğu bir kitaptı. Ve hemen herkes Safahat'tan birkaç mısra ya da beyti ezbere söylerdi. Bunların başında da 'Kenar-ı Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu,/ Gelir de adl-i İlahi sorar Ömer'den onu!' dizeleri gelirdi.

Artık bu dizeler okunmuyor ya da ben pek duymuyorum. Niye ola ki? Adalete ihtiyacımız mı kalmadı yoksa bu dizeyi okumaya yüzümüz mü yok.