Esnafa-sanatkara.

Çitçiye.

Memura-işçiye.

Hatta yoksula kredi.

Çözüm mü?

Çözüm olmadığı ortada.

Krediler verildi.

Bu kesimler batırıldı.

Nasıl mı?

Tüm kesimler önce çıkmaza sokuldu.

Sonra kurtarılma teraneleriyle borçlandırıldı.

Borçlananlar ödeyemez oldu.

Borçlananlara sözde kurtarma hikayeleriyle yeni krediler verildi.

Amacına yönelik kullanılamadı.

Batağa zemin hazırlandı.

Bunda en büyük suç bu kesimlerin destekçisi, temsilcisi konumundaki örgütler.

İktidarın dümen suyuna uyarak kendilerine paye kazandıranları harcadı.

İnsafsızca.

Sokaklardaki billboardlarda.

Gazetelerdeki haberlerde kredi vermekle övünenlerin söylemleri inanın çileden çıkarıyor.

Bu örgütlerin görevi üyelerini zora sokmak mı?

Yoksa üyelerini zora sokan uygulamalarıyla pembe tablolar sunan iktidara karşı koymak mı?

İktidarın önlem almasını sağlamak mı?

Bırakın üyesinin yanında yer almak iktidarın yağdanlığı oluvermişler.

Yanlışlara alkış tutarak ihanet içinde olmaktan memnun bir görüntü sergiliyorlar.

İşin özü; esnaf-sanatkar çaresizliğe boyun eğiyor.

Destek adı altında verilen kredilerle batırılıyor.

Büyüyen yara dibe oturmalarına neden oluyor.

Nereye varılacak?

Görünen o ki, Türkiye'de ekonomik çıkmaz her geçen gün büyüyor.

Büyüdükçe çıkış yolu bulur düşüncesiyle iktidara kredi artırılıyor.

Tıpkı, iktidarın izlediği yol.

İzlenen bu yol esnaf-sanatkar.

Memur-işçi.

Dul ve yetimi batırdı.

Şimdi sıra iktidarda.

Farkına varılana dek iflas kesinleşeceğe benziyor.

Harakiri yaparcasına.

Yazık.

Çok yazık.