Toplumlarda ahlaki ilkelerde meydana gelen aşınma, giderek bataklığa dönüşürse orada huzur ve güven olmaz.
Nüfusunun % 98’inin Müslüman olduğunu söylediğimiz bir ülkede yaşıyoruz.
Buna rağmen başta kitle iletişim araçları olmak üzere çevremizde birçok insanın bu yalan bataklığına saplanmış olduğunu görüyoruz.
Kitle iletişim araçlarında yer alan aynı konu ile ilgili haberler, birbirlerini yalanlamaktadır.
Bilgi kanallarında ciddi bir kirlenme vardır. Hangisine inanacağız?
Siyasette, çalışma, iş ve yönetim ahlakında ciddi değer aşınmasıyla karşı karşıyayız.
Birilerinin ak dediğine diğeri siyah diyor. Artık siyah ve beyazın dışında hiçbir şey görmüyoruz.
Adalet, objektifliğini kaybetmiş durumda. Güven zaafı ile malul görüntüsü vardır.
Adalet herkese ve her zaman lazımdır.
Başta siyasilerimiz olmak üzere tüm aydınlarımız adalete sahip çıkmalıdır. Ancak herkesten çok adli kurum çalışanları sahip çıkmalıdır.
Kitle iletişim araçlarımızla birlikte tüm ahlaki eğitim kurumları (okullarımız, Diyanet teşkilatı, STK’lar vb.) bu alanda bir seferberlik başlatmalıdır.
İnsan ve Müslüman olarak her duyduğumuzu yazmayalım ve konuşmayalım, konuştuğumuz ve sözünü verdiğimiz şeye de sahip çıkalım.
Konu ile ilgili vahyin mesajını unutmayalım:
“Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa (kişiye) kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.”(Hucurat,6).
“Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.”(İsra, 36).
Her haberi doğru kabul etmiyoruz. Haberin kaynağından emin olmadıkça karar vermiyoruz. Bilgi kaynaklarında, kitle iletişim araçlarında, politikada, iş ve çalışma ahlakındaki kirlilik hepimizi fert fert ya da toplum olarak yanıltma ihtimali vardır.
Buna, gerek birey ve gerekse millet olarak dikkat etmek, herkesin insanlık görevidir. Selam ve sevgi ile…