Yaşar Nuri Öztürk, fikirleri ve çıkışlarıyla Türkiye'de son yılların en çok konuşulan bir ilahiyatçısıydı.

O da her fani gibi öldü.

Yaşar Nuri Öztürk'ü Türkiye'nin gündemine taşıyan şey, alışılagelmiş İslami algı ve uygulamalara aykırı fikirleridir. Medrese çevresinde ve köy kültüründe yaşadığı olumsuzlukları gündeme taşırken kullandığı üslup, fevkalade kinci ve acımasızdı. İfrat ve tefrit sınırlarında dolaşmayı severdi.

Nitekim siyasi tercihlerinde de aynı yolu takip etmişti.

O kadar ki, laikliği, 'dine baskı ve dini yaşam alanlarını kısıtlamak' olarak anlayan ve savunan bir siyasi partiden aday olmuş ve milletvekili seçilmişti.

Yaşar Nuri Öztürk'ün en önemli özelliği, belli bir sistematiğe sahip olmamasıydı. Nitekim kurmuş olduğu, 'Halkın Yükselişi Partisi'nde de ezber bozabilecek bir toplumsal proje ortaya koyamamıştı.

Yaşar Nuri Öztürk'ün fikirlerine tepki gösterenler, piyasada daha vahim görüşleri savunanlara göstermiyorlar. Örneğin; Kutlu Doğum etkinliklerini , 'peygamber merkezli bir din inşa hareketi olarak' değerlendirip karşı çıkan ilahiyatçılarımız bulunmaktadır.

Ve yine günümüzde Müslümanları seçim meydanlarında Kur'an ve bayrak öperek kandıranlar, sonradan başörtülüleri Arabistan'a göndermeye kalkmışlardır. Bunlar her dönemde olmuşlar fakat, bunları İslama ve Müslümanlara fatura edemeyiz. Sahte altının ve paranın piyasada olması, bunların hakikilerinin bulunmasına ve satılmasına engel değildir.

Öztürk bazen, 'Tanrıdan başka insanüstü güç tanımayan, Hristiyanlığı ve kutsalı reddeden, mantığı ve felsefeyi ön planda tutan' bir Deist gibi hareket ederek , 'Kur'an-ı Kerim'i DEİZM'e kapı aralayan bir kitap' olarak takdim edebiliyordu.

O, bir taraftan, ' dinci tasallutundan kurtulmanın felsefi çaresi olarak Deizmi' ileri sürerken diğer taraftan da Müslümanların namaz ve Kur'an'la kandırıldığından şikayet ederdi. Belirtelim ki, bunun çaresi DEİZM DEĞİLDİR. Tarihte bunlar olmuş ama, geçmişte kirlenmiş bir cübbeyi bugünkü Müslümanlara yüklemek ne kadar doğruydu?

İlk ortaya çıktığı yıllarda kitaplarıyla ulaştığı yüzbinlerce okuyucu, televizyon programlarıyla da milyonlarca dinleyiciye ulaşmıştı. Çok para kazandı. Acaba ne kadarını götürebilmiş, ya da yaptığı dini konuşmalardan hayır adına karşısına ne çıkacaktır? Bilmiyoruz.

Şimdilerde sosyal medyadaki paylaşımlarda, medyatik bir ünlü profesörün ölüm haberi, yoğun bir şekilde göze çarpmaktadır. Birileri, " Şimdi öldün, gör bakalım, öteki alem, senin dediğin gibimiymiş!" derken bir diğeri de, ' Sözün bittiği yerdeyiz. Sevapları günahlarından çok olsun, Kabri Pür-ü Nur, mekanı cennet olsun başımız Sağolsun' demektedir. Ancak giderayak Putin- Müslüman mukayesesini O'nun cinneti olarak değerlendiriyorum. Selam ve sevgi ile…