Bu ülkenin terörden çok can alan bir sorunu trafik. Duble yollar yapıldı, yararı oldu mu? Bir ölçüde oldu tabi ancak yine gün geçmiyor ki bir trafik kazası haberi duymayalım. Çare ne? Köklü çözüm sistemi kurmak. Nedir bunun temeli? Yol düzeni ve trafik akışını iyi sağlama, toplu taşıma sistemini geliştirme, teknik gelişmeleri zamanında uygulamaya koyabilme…vb. bir çok tedbir sayılabilir. Ancak her alanda olduğu gibi trafikte de esas sorun eğitim yetersizliği. İnsanlarımıza yeterli eğitimi vermeden işbaşına geçirme yanlışımızı sürdürüyoruz maalesef!

Birçok işin başında yapılan hatalar acı sonuçlarını sosyal hayatın içinde somut olarak göremiyoruz. Kalkınmamıza ve uygarca yaşamamıza zarar veren bu işbaşı yanlışlarından kurtaracak eğitim sistemine çok acil ihtiyacımız var. Bu yüzden İş İçinde Eğitim ve Millî Kültürü Geliştirme projesini 2002 yılından beri Eğitimle Demokrasi Platformumuzda (EDEP) anlatıp duruyoruz. Ancak direksiyon başındaki hatalar can alıyor can! Trafik sorunumuz da terör gibi çok önemli, millî servet heba oluyor daha da kötüsü canlarımız gidiyor.

Ülkemizin işini iyi yapan insanlara olan acil ihtiyacını 2005 yılında yazdığım bir şiirle vurgulamıştım. İlk dörtlüğü şöyleydi:

Neden en çok bizde trafik kazası?

Araştır görürsün insan hatası.

Şoförsen duy artık kural tasası,

İşini iyi yap, yollar sağ olsun!

Direksiyon başında hata yapmayacak sürücüleri eğitmemiz lazım. Kısa süreli kurslarla ehliyet verilmesi doğru değil. O kursun ardından bir süre stajer sürücülük gelmeli ve 500 km.den az olmayan uzun yolların çeşitli hava koşullarında sürücünün araba kullanma başarısını ölçen bir sistemle verilmeli ehliyet. Ayrıca okullarımızda gereksiz birçok bilgi yükleniyor. Sosyal Yaşam Bilgisi diye zorunlu okutulması gereken ders yok. İlkokuldaki yüzeysel hayat bilgisi dersiyle yetiniyoruz. Çocuklarımıza, uygar yaşamanın kurallarını da trafik kurallarını da öğretmiyoruz.

İlkokuldan itibaren konulacak Sosyal Yaşam Bilgisi dersinin en önemli ünitesi trafik olmalı. Bu sadece ilkokulla da sınırlı kalmamalı. Gelişen teknolojiye paralel olarak trafik eğitimi, iletişim bilgi ve becerileriyle sürekli müfredatlanmalıdır. Köklü eğitim sisteminin genel açıklaması budur.

' İnsan hatası, kural tasası„ eğitim sistemimizin ana sloganı olmalıdır. Hata yapmayan ve kural tasasıyla yaşamayı öğrenen bir toplumu, ancak eğitim sistemiyle var edebiliriz. Elektronik denetleme sistemleriyle ağır para cezalarıyla ancak insanlarınıza zulmedersiniz. Nitekim öyle de oluyor. Köşeme gelen birçok eleştiriyi dinledim. Bu ceza zulmü, sinir sistemimi bozuyor diyenden geçilmiyor toplumda. Niye? Eğitimle duyulmayan kural tasası cezayla duyurulmak istenince tepki doğuruyor. Bakınız insanlar neler diyorlar:

Niye sürat sınırlamaları ilden ile değişiyor? Gereksiz yerlere hız sınırı bölgesi yazılıyor, ceza tuzağı değil mi bu, aniden karşına çıkan bu levhalara yüksek süratle giderken düşmenin zor olduğunu her araba kullananın bilmesi gerekmez mi? Gelişen teknolojiyle uyumlu bir hız sınırlama düzeni neden kurulmuyor. 70 km. ile gidecektim de niye yaptın bu duble yolları kardeşim, para toplamak için mi?Acil yetişeceğim iş olamaz mı benim?...vb.

Bu tepkileri almaya gerek yok. Trafik hatasını elektronik denetleme de önleyemiyor zaten, sonuçlar ortada. Arabaların frenle durma mesafeleri azaldı. Sürat artırılmalı. Sınırlama, şehir içinde 100 km. ye, şehir dışında 130 km. kadar çıkarılabilir. Bu süratlerle kaza maza olmuyor. Kaza, tedbir duygusu ve araba kullanma melekesi kazanamamış insanların sürücü hatasından kaynaklanıyor. Gelin bu tuzak içerikli trafik denetleme sistemini insanların gönlüne hitap eden eğitici, yönlendirici sisteme çevirelim. Stajyer sürücülük getirilmiş yeni düzenlemeyle, ne kadar güzel ama yetersiz! Eğitim sistemimizle bütünleştirilmiş uzun süreli bir eğitim gerekli bize.

Gelin bunu kuralım ve trafik sorunumuzu kökten çözelim!