Paris katliamının

azmettiricisi
Salah Abdeslam'ın
Brüksel'de yakalanmasının
hemen ardından
havalimanı ve metroda
arka arkaya patlatılan
bombalarla
bir "misilleme"
izlenimi
verilmek istendiğini sanıyorum...
Brüksel; Avrupa'nın
başkenti ve aynı zamanda da
NATO'nun kalbi...
O bombaların patlatıldığı
havaalanı ve metroyu biliyorum...
İki kez Brüksel'e
gittim ve her seferinde de
sıkı güvenlik önlemleriyle
karşılaştım...
Hatta, ikinci gidişimde,
süt üreticilerinin
Avrupa Parlamentosu önünde
eylemi vardı. Polisler sokakları kesmiş,
adım attırmıyordu.
Yani demem o ki
Brüksel, elini kolunu sallaya
sallaya eylem yapılacak
bir şehir değil!..
Devletin kontrolündekiler
hariç tabii ki...
Mesela DHKPC
ve PKK,
Brüksel'de
devletten
müsamaha gören
örgütlerin
başında gelmektedir...
Örgüt lideri Dursun Karataş,
uzun yıllar bu ülkede kaldı. Sabancı suikastının
sanığı Fehriye Erdal'ı alabildik mi?..
Abdeslam'ın Fransa'dan
kaçıp, Brüksel'de
saklanması da
bir tesadüf değildir?..
Yakalanması gerektiğinde
yakalandı o kadar...
Brüksel'de patlatılan
bomba, bir tezgahın
ipuçlarını vermekte...
Paris saldırısından sonra
Müslümanlara
yönelik sınırdışı operasyonu
gündeme gelmişti...
Brüksel olayıyla da
mültecilere
karşı alınacak
önlemler
konuşulacak...
Ve ağırlaştırıcı
kararlar alınacak...
Demedi demeyin!..
Bu iddia, ilk bakışta, "Komplo teorisi"
gibi algılansa da
AB liderlerinin
Brüksel'deki olaydan sonra "savaştayız" açıklamaları,
içime böyle bir kuşku düşürmedi
diyemem!..