Laiklik, Anayasa'nın devlet niteliklerinden kabul ettiği, 'değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez' ilkelerinden olup kültürümüzde yer almayan kavramlardan birisidir.

İlginçtir ki, devletimizin olmazsa olmazları arasında yer alan bu ilkenin ne Anayasa'da ve ne de yasalarda tanımı vardır.

Herkesin kendine özgü bir laiklik anlayışı ve dayatması vardır.

Siyasi arenada tartışılan aslında laiklik değil, din algılarıdır. Çünkü laiklik, beraberinde din algısını da getirmektedir. Daha doğrusu herkesin dine bakışı tartışılmaktadır.

Bu bakış açıları bir noktada Allah'ı ve göndermiş olduğu dini de yargılamaktadır. Hiç kimse önce Allah'ın ne istediğine bakıp teslimiyet göstermeye yanaşmamaktadır.

Allah mı kulu yargılar yoksa kullar mı Allah'ı, belli değildir.

Laiklik tartışmalarında hiç kimse bu kavramdan ne anlaşılması gerektiğini söylemiyor. Herkes tanımdan kaçarak bulanık suda balık avlamak istiyor.

Anadolu'nun Samsunundan bizler de günlük yazının derinliğini ve hacmini aşmayacak şekilde konuşmalara katılmak istiyoruz.

Şöyle ki:

Laiklik, Fransız devrimi sonrasında oluşan atmosferin ürünü olup, en büyük darbeyi asillere, kiliseye ve din adamlarına(ruban sınıfına) vurmuştur. Denebilir ki laiklik, kilise ve kilise yöneticilerine karşı oluşmuş tepkinin bir başka adıdır.

Hiçbir dinin tanınmadığı Fransa'daki laikliğe şiddetli bir kilise ve ruhban karşıtlığı ile başlayan bir süreç sonunda ulaşıldığı halde, ABD'deki durum tersine gelişerek tarafsız din özgürlüğü anlayışına varmıştır.

Laiklik, Müslüman toplumların kavramı değildir.

Laiklik, Hristiyan Fransızın gözlüğü ile İslama ve Müslümanlara bakmaktır. Hristiyanlık ile İslamiyet arasındaki farkları bilmeyenler laiklik adına asla konuşmamalıdır.

Bu konuda merhum Prof. Dr. Osman Turan Hoca şöyle diyor:

' Avrupa'da meydana gelen laiklik, din ve mezhepler arası savaş ve mücadelelere, dindar ile dinsizler arasındaki çatışmalara nihayet vermek; insanları mütecaviz bir taassuptan fikir ve vicdan hürriyetine saygı gösteren bir zihniyete kavuşturmak amacıyla doğmuş ilmi, milli ve demokratik bir kurumdur.' (T. Manevi Buhranı,103). Hristiyan bir toplumu dizayn etmek üzere oluşturulmuş bu kurum Müslüman toplumların eseri değildir. Kavram olarak bize ait olmayan laikliğin tanımı nedir, birlikte cevap arayalım. Selam ile…