(Sanatçılar Kuş CennetindeMola Verirken)

Otobüsten iniyorum.

Şairler –yazarlar 'toplu fotoğraf çekinelim' diyor.

Samsun Yerel Tarih Grubu'ndan bir arkadaşımız, fotoğraf çekiyor.

Her taraftan kuş sesleri geliyor…

Ufukta batan güneş, diğer ülkeleri aydınlatıyor.

***

Kızılırmak Deltası'nda kuşlar, özgürce uçuyor…

Martılar deniz kıyısına usulca konuyor.

JonathanLivingston aklıma geliyor.

Hani şu 'Martı' romanının yazarı.

Neyi anlatıyordu?

Mükemmelliğe ulaşılabileceğini mi?

Yoksa özgürlüğü mü?

***

Sahi özgürlük neydi?

Serbestlik miydi?

Neydi?

Özgürlük serbestlik değildi!

Ya, neydi?

Özgürlük sorumluluktu!

Sorumlu insan, üreten, insanlığa yararlı olandı.

Şüphesiz yararlı olanlar, mutlu olanlardır.

***

Kızılırmak Deltası'nda rengarenk çiçekler nefis kokuyordu…

Sincaplar, ağaç dallarında geziniyordu.

Mandalar çimenlikte,otluyordu.

Küçük kuşlar, mandaların sırtına konuyordu.

Uzakta bir atlı, manda yavrularını (Balakları)kovalıyordu.

Akan sular aheste, aheste denize dökülüyordu…

Kanala baktıkça rahmetli Fazilet ÜLKER aklıma geliyordu!

İçimden 'Üç Kulhü, Bir Elham' geçiyordu.

Okuyordum.

***

Fazilet Ülker'in öldüğü sulara baktıkça;Kur'an- ı Kerim'in Türkçe Meali aklıma geliyordu:

'Orada bozulmayan temiz sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır.'

Kötülükten sakınanlara cennet tarif ediliyordu.

Elmalılı Hamdi Yazır'ın Türkçe mealinde böyle yazıyordu.

***

Kuş Cennetinde mini ırmaklar,insanlık için akıyordu…

Kuşlar gagalarını kaldırıp, kaldırıp su içiyordu…

Demek ki bizim gibi içemiyorlardı!

Yer çekiminden yararlanıyorlardı.

İzliyordum…

Şairler- yazarlar Kuş Cennetine bakarak,otobüse biniyorlardı.

Süzülen martılar gibi şiir dizelerim içimden geçiyordu:

-Anamın göğüslerini tanıdım önce Tanrıyı değil!

Ne zaman yazmıştım bunu?

Şimdi hatırlamıyordum!

Kaptanımız, otobüsün yanından bağırıyordu:

-Kalkıyoruz!

Otobüse bineyim artık.