Türkiye'de İmam Hatip sendromu yaşayanlar aynı zamanda din eğitimi sendromunu da yaşarlar.

İmam Hatip okullarını fazla ya da gereksiz görenler, aynı zamanda din eğitiminin ve öğretiminin de gereksizliğine inananlardır.

Bir yazar dostumuzun,'İmam Hatip okulları dayatma ürünü haline getirildi. İstemeyenin çocuğu da zorla o okullara yönlendirilmeye çalışılıyor' iddialarının bu okullarda okuyan çocuklara ve onları gönderen velilere saygısızlık olduğunu düşünüyoruz. Tercihlerin sonlandırılması sırasında istisnai bazı yanlışlar hariç hiçbir kimsenin çocuğu zorla bu okullara yönlendirilmemiştir, yönlendirilemez de.

Ayrıca gerek Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde gerekse Anayasa ve yasalarımızda veliye verilen , 'çocuğuna istediği eğitimi verebilme hakkı' elinden alma yada bu hakkını kullanma hakkını iptal yetkimiz yoktur ve olamaz da. Sadece saygımız vardır.

Yine dostumuz, 'Dini siyasete karıştıranların iyi niyeti olmaz. Din hepimizin. Birilerinin kullanmasına izin vermemek gerekir' diyor.

Şu hususu birlikte görelim: Din( din de dinsizlik de) siyasete karıştığı içindir ki, bu okullar bir siyasi zihniyet ve iktidar tarafından kapatılırken, bir diğer zihniyet ve iktidar tarafından açılmıştır. Her iki kesimin de dini kullanmasına( varsa tabii) karşı birlikte mücadele edelim. Bize göre Mevlana'nın ifadesiyle, 'küp, içindekini sızdırır.' Herkesin icraatı, içindekinin dışa vurumundan başkası değildir.

Yazar dostumuz, 'Dinin kabullenmediği ahlaksızlıkların' arttığı için bu işten yani İmam Hatip okulu açmakta, dolayısıyla da din eğitiminden vaz geçilmesi gerektiğini söylüyor. Aslında bu iddia, dini eğitimin yetersiz olduğunu göstermesi açısından önemli bir tespittir. Ancak bunun çaresi, din öğretimini veren İmam Hatip okullarını kaldırmak değil, bu eksikliği belirleyip daha sağlıklı bir eğitim vermektir.

Örneğin; kanser hastalığı tedavi edilemediği için kanser araştırmaları ve konu ile ilgili yatırımlar kaldırılmıyor ya da durdurulmuyor. Çare aramaya devam ediliyor.

Dinin ve insan doğasının kabul etmediği kötülükleri def etmek için gerekli eğitimi artırarak vermeye devam etmemiz gerekiyor. Bunun için de öncelikle İmam Hatip okullarının, Diyanet'in ve ilahiyatların eksikleri giderilmeli ve tüm okullarda ve toplumun her kesiminde ahlak eğitimi yaygınlaştırılmalıdır.

Kansere karşı mücadele verilirken, nasıl tüm etkenler hesap edilirse, ahlak eğitiminde de göz önünde bulundurulmalıdır.

'Bu din hepimizin ' ise, bu dinin korunmasında, öğretilmesinde ve yaygınlaştırılmasında da hepimiz birlikte hareket etmeliyiz. Dinimiz iyi ise, öğretilmesinin de iyi olmasının gereğine inanıyoruz.

Dinimiz iyi fakat, öğretmeyelim ya da öğreten kurumları yok edelim söylemi samimiyetle çelişkilidir. Selam ve sevgi ile…

Ama gelin birlikte Türkiye'deki din eğitiminin zaaflarını konuşalım. Selam ve sevgi ile…