İnsan hayatta ölümsüzlüğün sırrını bulabilir mi? Bu mümkün değil. Yaradan her canlıya bir ömür biçmiş. Günü gelen gidiyor. Hiçbir güç buna bir çare bulamıyor. Fakat ölümsüzlüğün sırrını size ben vereyim mi? İçinizden diyeceksiniz ki, "Bu nasıl olur? Çok saçma. Böyle bir şey olabilir mi?" İsterseniz anlatayım:
Ölümsüzlüğün sırrı, sanatın dünyasında var. Hangi sanat dalıyla uğraşırsanız uğraşın, varacağınız yol sizi en yükseklere çıkarıyorsa; Allah sizi farklı yaratmışsa, sanatın deha seviyesinde zirvesinde dolaşıyorsanız, insanlığın gönlünde ve oluşturduğu kültür tarihinde yerinizi çoktan alıyorsunuz. Yüz yıllar geçşe de sanatın insanı ölümsüzleştiren gizemli dünyasında maddi vücudunuz ölse de eserleriniz sonsuza dek yaşayabilir. İşte sonsuzluğa açılan pencere...Ancak bu pencereden içimizden çok özel yaratılmış büyük sanatçılar bakabilir. Dünyanın her yerinde durum aynıdır. Bin yıllardır sesini ,insanlığa duyuran büyük filozoflar, bilim insanları ,sanatçılar,düşünürler eserleriyle hep ölümsüzlüğün kapılarını aralamışlardır.
Hayatta ,insana ,aşka dair söyleyecek sözümüz ve onlarla ilgili bir derdimiz varsa; sanat bizi hep kendine çekecektir. Uygarlığa ışık tutacak büyük eserler, hep sanatın ve sanatçının gücü sayesinde meydana gelmiştir. Doğan, fışkıran, taşan insanın zihin gücü ve hayalleri bizim bilmediğimiz dünyaların kapılarını aralıyor. İnsanoğlu ölümün mutlakiyetini biliyor, fakat sanat ise ölüme yaratılan eserlerle karşı koyuyor. Bu karşı çıkma çabası, insanlık yaşadığı sürece devam edecektir. Çünkü, insanın tinsel dünyasındaki arayışlarının, çatışmalarının ve kabullerinin ilacı sanatın sihirli gücüyle şifasını buluyor.
Zaman su gibi aksa da insan yaşadığı sürece iyiye ,güzele ,doğruya ve mükemmele ulaşma çabası hep sürecektir.Bu çaba sanatın diliyle daha bir anlam kazanacaktır.