Merdiven trabzanları, pencere önündeki pervaz, balkon demirlikleri, camın önündeki perdeler... Ne işe yarıyorlar? Genellikle bu parçaların dekorasyonları, bizim için önemlidir. Özenle seçeriz. Rengini, şeklini, modelini kendi zevkimize göre tasarlamaya çalışırız. Ancak hepsinin ortak bir amacı vardır. Tüm bunların hepsi koruma amaçlıdır. Tehlikeyle güvenlik arasındaki SINIRLARI çizerler. Trabzanları aşarsanız başınız derde girer... ''Sınırları aş. Özgür ol. Sınırları zorla'' Bu tarz cümleleri hep motive amaçlı kullandık. Bu cümleler, tüm kişisel gelişim kitaplarında fütursuzca sarf edilmekte. Oysa unutulmaması gereken sınırları aşarsak kaybolma ve başımızın belaya girme olasılığı, çok yüksektir.
Fiziksel bir gerçeklik yaşıyoruz. Bu nedenle hepimiz için kendimizi korumak amaçlı bir sınır algımız vardır. Sınırlar, tutarlı kişilik gelişimine yardımcı olur. Sınırlar, kendimizi tanımamızı ve çevrenin de bizi tanımasını sağlar. Kişisel sınırlar, kişiler arasındaki ilişkileri çift yönlü olarak belirler. Kişinin yapmak istediği, hoşlandığı ve yapmak istemediği, hoşlanmağı şeyleri belirler. Bu sayede kişi kendisini de tanımaya başlar. Bu şekilde neyin yanlış neyin doğru olduğunu belirleyerek kendimizi korumaya alabiliriz. Bu tanımları yapmak, başkalarının bize nasıl davranmasına ya da davranmamasına izin vereceğimizi veya vermeyeceğimizi belirlememize yardımcı olur. Tüm bu kavramlar, erken çocukluk döneminde oluşmaya başlar. Bir çocuğun otokontrol kazanmaya ve sosyal çevresi içindeki 'durma noktasının' oluşmaya başlaması ile birlikte kişisel sınırları oluşmaya başlar. Dünyayı tanıdıkça, çevredeki uyaranlar, tanışılan kişiler arttıkça sınırlarda şekil değiştirmeye başlar. Kime veya hangi duruma nasıl bir sınır çizeceğimizi deneyimlerimiz bize gösterir.
Kişisel sınırlarımız aynı zamanda kişisel mutluluğumuz, huzurumuz, arzularımız ve ihtiyaçlarımızdır. Kişisel sınırımız, bizi diğerlerinden ayırır. Kendi kişisel sınırlarını önemsemeyen bir insan asla başkalarının da kişisel sınırları olduğunu göremez. Kendi duygularının ve ihtiyaçlarının farkında olmayan kişiler, kendi sınırlarını ihlal ettikleri gibi başkalarının da sınırlarını ihlal ederler. Bu durum, sürekli huzursuzluk hali ve kaos ortamına yol açar. Bu sebeple hayatın her anında hem sizin koyduğunuz hem çevrenin koyduğu sınırlar önemlidir. Bu sınırlar kaos ortamını önleyerek hepimizin güvenliğini sağlar. Sınırsız mutluluk, sınırsız yemek yemek, sınırsız ağlamak, sınırsız gülmek, sınırsız uyumak, sınırsız çalışmak, sınırsız kitap okumak, sınırsız susmak ya da konuşmak... Sınırsız yapılan her şey birer tehlikedir.
Gerçekten yaşamaya değer bir hayat kurmak için sınırlarımızı belirlemeliyiz. Belirlediğimiz bu sınırları içerisinde yaşadığımız deneyimlerimizden keyif almak ve kendi gerçekliğimizle uyumlu bir şekilde yaşamak için sınırlarımızı ve diğer insanların sınırlarını dikkate almalıyız.