FETÖ'ye kilitlenmiş Türkiye'nin gündeminin arada da bazı önemli konulara yer vermesinin gereğine inanıyoruz.
FETÖ'nün araka planında din vardır. Bu nedenledir ki Diyanet İşleri Başkanımızın görüşlerini önemsiyoruz.
Daha önceki yazılarımızda Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Sayın Mehmet Görmez Hocamızın aylık bir dergide(Altınoluk, Ağustos 2016) yayımlanmış mülakatından alıntılar yapmıştık. Şimdi de aynı mülakatın(a.g.d Eylül 2016) devamından bazı alıntılar yapmak istiyoruz.
' İslamın indiği çağda ve toplumda geçerliliğini savunan modernistlere' şu cevabı veriyor: 'Tarihselcilik dediğimiz metot vahyin mahiyeti ile ilgili yanlış bir düşünceye sahiptir. Yani vahyin sadece o dönemde tarihe müdahale ettiğini ve kıyamet sabahına kadar bütün insanlara hitap etmediğini iddia ediyorlar.'
' Bu doğru değil.'
' Bu bizim sabitelerimize aykırıdır. Kur'an'ın Allah Teala'nın kelamı olduğu ve bütün zamanlara hitap ettiği bütün insanlara hitap ettiği, bütün coğrafyalara hitap ettiği en büyük sabitemizdir…'
'… Sünnetin dinin kaynağı olduğu sabitesinden hiç kimse vazgeçemez. ResulEkrem(sav) Efendimizin hadislerinin dinde delil olduğu sabitesidir. Biz ondan vazgeçemeyiz. Hudud, helal ve haram sabitelerimizdir…'
Sayın Görmez Hocamıza tebliğ- medya ilişkisi sorusuna şu ilginç cevabı vermişlerdir:
'Din samimiyettir' diye bir hadis var. Ben şunu göremedim. Diyelim ki bir televizyon programı marifetiyle yahut herhangi bir medya marifetiyle samimiyet nasıl aktarılır? Fon müziği eşliğinde Kur'an ayetlerinin takdimi mesela. Bu türden garip yöntemlere başvurulmaya başlandı…'
İftar ve sahur programlarıyla ilgili yaptıkları araştırmalardan söz eden Sayın Hocamız, ' izlenme oranlarının % 22, fakat yaptıkları anketlerde de halkın % 30'nun dinini medyadan öğrendiğini' gördüklerini ifade etmişlerdir.
Sayın Hocamıza , ' cihanşümul(evrensel) sorumluluğumuzu nasıl yerine getirebileceğimizle ilgili sorulan soruya, ' Bugün biz Müslümanların öncelikle dini mübiniİslamla ilişkimizi tekrar doğru kurmamız gerekiyor' cevabını veriyor.
Ve diyor ki; 'Bizim düşmanlık ilişkisi içinde olacağımız bir öteki yoktur. Ümmeti ikiye ayırıyoruz. Ümmeti icabet, ümmeti davet diyoruz.'
'…Örnekliğimizi kaybettiğimiz zaman çok şey kaybediyoruz. Örnekliğimizi ortaya çıkardığımız zaman bütün insanlık da bizden yeniden istifade edecektir.'
Fevkalade önemli ve anlamlı bulduğumuz bu mülakatın tamamı okunduğunda görülür ki İslam coğrafyasının temel sorunlarıyla birlikte her seviyeden ve her meslekten insanlar kendilerinin İslam ile olan ilişkilerini yeniden gözden geçirmeleri gerekir. Yeni bir medeniyet inşası için yeni bir anlayış gerekir. Selam ve sevgi ile…