Berbere giren adam 'saçlarıma ne kadar kır düşmüş' deyince; berber 'bekle şimdi önüne düşer' demiş. Hillary Clinton ile seçim yarışına giren, Donald John Trump, tahminlerin hilafına ipi göğüsleyerek 45. ABD Başkanı oldu. Ülkemizde çok garip olan düşünce tarzına hayran olmamak elde değildir. Aynı şeyi Barack Obama başkan seçildiği zaman da yazmıştım. Efendim, B. Obama Müslüman bir aileden gelen Afroamerikan olduğu için ülkemize yakınlık duyacak ve ABD ilişkilerimiz çok iyi olacaktı. Bununla ilgili çok yazı okudum ve ne kadar çok konuşma dinledim. İnanın 8 yıl önce yazdıklarım bugünkü gibi hatırımdadır. Bir başkanın Müslüman bir aileden gelmiş ve siyahi olmasının, ABD'nin dış siyasetinde zerrece bir değişiklik yapmayacağını ve ABD çok önceden kurgulanmış olan dünya siyasetine devam edeceğini yazmıştım. Gördüğünüz gibi, Obama döneminde, Ortadoğu'da tarihin hiçbir dönemi ile mukayese edilemeyecek kadar kan döküldü. ABD ve Batı dökülen bu kanı tribünlerden seyretti. Ortadoğu'ya müdahalesi de buradaki terör örgütlerini kullanmak suretiyle oldu.

Donald J. Trump'un neler yapacağını zaman gösterecektir. Amerika içindeki uygulamalarda değişiklikler olabilir. Fakat, dış siyasetinde çok fazla değişiklik olacağını zannetmiyorum. Seçim süreci içindeki konuşmalarını da dikkate almamak gerekir. Kimileri danışmanlarının kimilerinin Türk dostu gibi ifadelerini de ciddiye almıyorum. Tüm bu konuşmalar afaki ve ipe sapa gelmez hususlardır. Sonuç, elbette H. Clinton'u destekleyenler için hayal sükûtu yaratmıştır. Entellere rağmen; taşra burada zafere yönelmiştir. Ben Trump'ı, sağ kolunu yukarı kaldırıp, bileği ile doksan derece açı yapacak şekil, pazularını şişirerek, Büyük Amerika (Great America) sloganı atanlar grubun içinde yer alanlardan olduğunu tahmin ediyorum. Bu tarzı ile daha çok Amerikan milliyetçiliğini öne çıkaracağa benzemektedir. Yalnız, kimilerinin öne sürdüğü gibi bu, Neocon, Evangelist ve Masonic locaların geride olacağı anlamına gelmemektedir. Bu bakımdan şimdiden hayale kapılmamak gereği ortadadır.

ABD'nin dış politikalarında değişiklik olmayacağı aşikar olmasına karşılık, Demokratların yerine, Cumhuriyetçilerin gelmesi; diğer değişle kadrolar değişeceği için, ülkemiz için yeni bir başlangıç olma ihtimalini getirebilir. Ülkemiz dış siyasetinin, Obama döneminde olduğu şekilde hatalarla dolu olmaması gereği ortadadır. Ayrıca, kısa bir dönem içinde değişiklikler de beklememek gerekir. Trump, bürokrasiden gelmediği için, idareye ısınması açısından değişik davranışlar içinde olabileceği gibi, olmayacak icraatlar da bulunabilir. Tüm bunlara hazırlıklı olmak gerekir. ABD'de iktidarlar değişince bizdeki bürokraside olduğu üzere, çok sayıda bürokratın değişmesi olmaz. Toplam bu değişiklikler, birkaç bin ile sınırlı olarak kalacaktır. Bunun yanında, bu ülkede radikal değişiklerin olabileceğini de düşünmüyorum. ABD şu anda dünyanın tek süper gücüdür ve bu belirli bir süre daha devam edecektir. Trump, bu gücün gelişme trendindeki düşüşleri fark etmiş bir başkan olarak, bunu pozitif yöne doğru çevirebilir mi? Bunu bugün için bilebilmek mümkün değildir. Dünyanın jandarmalığını uzun süredir yapan bu ülke, elbette bunun diyetini ödeme durumunda olduğunu da bilmek durumundadır. Şimdiden, ABD'nin dış siyaseti, daha doğrusu Türkiye açısından durumunu değerlendirmek için çok erkendir. Bu hususta fazlaca ümit var değilim. İnşallah bu başkanlık seçimi ile birlikte, değişen siyasetler ülkemizin lehine olur. Saygılarımla.