Bir şeyi açık olarak belirtmek gerekir ise, dünyanın içinde bulunduğu bu konjonktürde, milletler arası seviyede dostlukların kurulması veya ilişkilerin devam etmesi çok önemlidir. Elbette, burada zikretmek istediğim dostluklardan maksat onlarla, her şeyde iç içe olmak anlamında değildir. Bazı ülkeleri sevebilir, diğer bazı ülkeleri ise sevmeyebilirsiniz. Bunun anlamı, sevmediğiniz ülkeler ile ilişkileri tamamen koparmak değildir. Çünkü, bu ülkelerin çoğuyla uzunca bir zaman içinde, ithalat veya ihracat ilişkilerinin yanında, ülkemizden bu ülkelere olan işçi akımları da olmuştur ve bundan sonra da olması imkan dahilindedir. Karşılıklı ilişkilerinin dışında et ile tırnak gibi ilişkiler de gelişmiş olabilir. Bugün AB ile olan ilişkilerde, ithalat ve ihracat büyük bir yer tutmaktadır. Bunun yanında, kati olarak söylemek mümkün değil, ama 4,5 milyona yakın yurttaşımız, bu ülkelerde yaşamakta ve geçimlerini temin etmektedir. Yani, bu ülkelerle olan ilişkilerde ihracat ve ithalatın yanında çok yönlü organik ilişkiler de bulunmaktadır. Gümrük birliğinden sonra AB'ye tam üye olmak için yapılan çalışalar ve gelinen noktalar çok önemlidir. Burada bir husus üzerinde durmak gerekir ise, çıkarlarımız ile birlikte, onurumuz da önemlidir. Dış siyasette başarının önemi ise burada ortaya çıkmaktadır. Onların icazeti ve bizi tahkir eden tutumlarına karşı tedbirlerin de alınması veya dış siyasetin bu olguların verilerine göre yapılması öncelik arz etmektedir.

Dünyadaki ülkeleri GSYH (Gayrisafi Yurtiçi hasıla) 'ya göre sıralayacak olur isek: ABD, 17 trilyon, 419 milyar dolar ile ilk sırada; 10,3 trilyon dolar ile Çin ikinci; 4,6 trilyon dolar ile Japonya üçüncü; 3,9 trilyon dolar ile Almanya dördüncü; 2,9 trilyon dolar ile UK beşinci sırada yer almaktadır. Türkiye ise, 799,5 milyar dolar ile 18. sırada yer almaktadır. Buradan da görüleceği üzere; Almanya, dünyanın 4. büyük ekonomisidir. Bunun yanında en az 2,5 milyon yurttaşımız Almanya'da yaşamaktadır. Bunlara ilave olarak; Almanya'ya; 13 milyar 163 milyon dolar ihracatımız ve 21 milyar 352 milyon dolarlık ithalatımız bulunmaktadır.

Yukarıdaki rakamlar incelendiği zaman, karşılıklı ilişkilerin çok yüksek olduğu görülecektir. Şunu da düşünmek gerekir ise, bu kadar sıkı ilişkilerin yaşandığı ülke ile ilişkilerin giderek bozulması hiç de iyi değildir. Elbette, karşılıklı ilişkiler ile çıkarlarımızı bir tarafa koyarak, onurumuzu ayaklar altına alarak her şeye evet demek de uygun olmayacaktır. Başbakanlığa geldiğinde, Sayın Binali Yıldırım'ın komşularımız ve milletler arası seviyede dost kazanmak için gayret sarf edeceğini ifade etmesi, kamuoyunda olumlu olarak karşılanmasına rağmen, geçen zaman içinde durumun daha da kötüleştiğini gördük. Son olarak, Başbakan Binali Yıldırım'ın, Türkiye'deki Alman şirketleri ile toplantı yapması ve onlara olumlu mesajlar vermiş olması, bu yönde atılmış en önemli adımlardan birisidir. Almanya ile karşılıklı ilişkilerin bozulması diğer bir yönden; bu ülkede yaşayan yurttaşlarımızın durumunu da zora sokabilir. Bu hususu da düşünmek gerekir. Bunun yanında 50 yıldan fazla süreç içinde girmeyi planladığımız AB ile de ilişkilerimizi belirli ölçülerde kötü yönde etkileyebilir.

Daha önce de üzerinde durduğum gibi, hedefimiz ülkemizin kalkınması için gerekli adımları atılması ile AB'nin seviyesine erişmek sureti ile AB'ye girmek bir yan ürün olarak ortaya çıkmalıdır. Ülkemiz insanı ve ülkemizdeki teknoloji bunu yapacak düzeydedir. Yalnız, yabancı hayranlığını bir tarafa bırakarak; çalışmalıyız, yine çalışmalıyız. Saygılarımla.