'Diyanet, niçin sorgulanmalıdır?' sorusunun cevabı şüphesiz bu yazı değildir.

Bizler işin başından beri gerek yazılarımızla ve gerekse yayımlanmış kitabımızla(Eğitim Davamız) Diyanet'in hizmet kalitesinin yetersizliğinden yakınmaktayız.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 633 Sayılı Kuruluş ve Görevleriyle ilgili Yasada öncelik dini hizmet değil, yönetmek ve kontrol etmektir. Zaten kuruluş şartları da o günlerde böyle zorlamaktaydı.

Bu durum, 1965'te kabul edilmiş 633 Sayılı Yasada şöyle ifade olundu: Kanun Numarası : 633 Kabul Tarihi : 22.06.1965

Yayımlandığı Resmi Gazete : Tarih: 02.07.1965, Sayı:12038

Kuruluş ve Görevleri

Görev:

'Madde 1- İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek üzere; Başbakanlığa bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur.'

Diyanet, küreselleşen emperyalizmin dinler üstü bir din ikame çalışmalarına karşı yeterli donanıma sahip olmadığını düşünüyoruz.

Dünya eski dünya olmadığı gibi insanımız da eski insan değildir. Fakat görevlilerimiz eski görevli olarak devam etmektedir.

Her gün yüzlerce kanalın önünden geçerek camiye gelen çocuklarımız ve gençlerimiz kendilerine hitap edecek görevli bulamıyorlar. Beş haftalık yaz kurslarıyla öğretmeye çalıştığımız İslamı ne biliyoruz ve ne de öğretebiliyoruz.

Diyanet'ten ya da müftülüklerden gönderilen hazır hutbeleri Türkçe imla kurallarına göre okuyamayan, namaz kılınan caminin içindeki halılara ve saf düzenine hakim olamayan, hukuk, tefsir ve hadis metodolojisinden ve vahyin düşünce disiplininden yoksun bir kadronun 21 yy. insanına verebileceği ne olabilir?

Evet, ne olabilir? Değişik dini ekoller arasında savrulmaktan başka bir şey olabilir mi?

Bu durumdan görevlilerimizden çok yöneticilerimiz sorumludur.

Ama kim? Yarın da bu sorunun cevabını arayalım inşallah… Selam ve dua ile…