Sabah Gazetesi köşe yazarı Engin Ardıç, yaklaşık 22 gün önce, 1 Kasım 2017 tarihinde köşesinde 'Çakma Gaziler ' başlıklı, malul gazilerimizi rencide eden bir yazı yayımladı. Bu yazıya gazilerimizin, şehit yakınlarımızın ve sivil toplum kuruluşlarının tepkisi gecikmedi. Çalıştığı gazetenin önü dahil her yerde tepki seli yaşandı ve tepki seli suç duyurusu ile devam ettirildi. Gazilerimiz tepkilerinde kesinlikle haksız değildi. Çünkü Engin Ardıç, toplumun ortak değer yargılarını yok sayarak tamamen konudan habersiz ama konuyu çok biliyormuş gibi adeta alaycı bir yazı kaleme almış oldu. Engin Ardıç, bu köşe yazısında resmen sapla samanı karıştırmış ,saygısız ve sevgisiz bir eleştiri getirmiştir. Gösterilen haklı tepkinin nedeni de budur. Öyle ki haddini ve terbiye sınırlarını aşarak malul gazilerimize şaklaban yakıştırması yapmıştır. Böyle çirkin bir yakıştırma sadece gazilerimizi değil şehidini, gazisini bilen toplumun değer yargılarına saygılı ve duyarlı her vatandaşımızı derinden üzmüştür.

Sabah Gazetesi köşe yazarı Engin Ardıç yazısını kaleme almadan önce malul gazi kimdir, muharip gazi kimdir diye araştırmalıydı. Bu araştırmayı yaptıktan sonra da gazilerimizin bayramlarda ve özel günlerde neden kalpak taktığını anlardı. Eğer böyle bir araştırma için Türkiye Muharip Gaziler Derneği Genel Merkezi'nin internet sayfasında biraz dolaşsaydı oradan başka bilmediklerini de öğrenebilirdi. Okumadan fikir sahibi olanların yaptığı eleştiriyi yaparak gazilerimizi adeta küçümsemiştir. Engin Ardıç, o yazısında diyor ki, 'Kore'nin, hatta Kıbrıs'ın kalpakla, cumhuriyetle, bayramıyla ne ilgisi var?' Bu sorgulama tarzı bir rahatsızlığın ve saygısızlığın ifadesi olmuş hoş değil. Her şeyden önce Kore ve Kıbrıs gazilerimizin tamamına yakını malul değil muharip gazilerimizden oluşmaktadır. Malul gazilerimiz ise Güneydoğu gazilerimizden oluşmuştur. Birçoğunun bacağı, kolu, gözü protezdir. Bu vatana vücutlarının en değerli uzuvlarını vermişlerdir. Bu az şey değildir. Engin Ardıç, merak edip Türkiye Muharip Gaziler Derneği Genel Merkezi'nin internet sitesine girseydi, gazi kıyafetinin bir yönetmeliği olduğunu görecekti. İşte o yönetmelik: Gazi Kıyafeti', 28 Kasım 1996 tarih ve 22831 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan yönetmelik esaslarına göre belirlenmiştir. Bu yönetmeliğe göre, 'GAZİ KIYAFETİ' KALPAK: Gri astragan kürktendir. CEKET: Lacivert kumaştan olup, iki düğmelidir. GÖMLEK: Beyaz renktedir. KRAVAT: Baklava desenli olup çizgileri lacivert, kırmızı noktalıdır.PANTOLON : Gri renktedir.AYAKKABI : Siyah renktedir.PALTO : Lacivert renktedir.MUHARİP GAZİ AMBLEMİ : Ceketin sol üst cep üstüne takılır.MADALYA : Amblemin soluna gelecek şekilde takılır. Diğer madalyalar amblemin sağına ve altına takılır.NOT : 1. Kore Devleti, Birleşmiş Milletler ve Dernek tarafından verilen madalyaların dışında çeşitli kişi ve kuruluşlar tarafından rasgele verilen madalyon, nişan ve rozetler gazi kıyafetinde kullanılmaz.2. gazi kıyafeti, tören kıyafetidir. Amacı dışında giyilmez.' Her şey bu kadar açık ve net. Gazilerimizin taktığı kalpak, kimseyi rahatsız etmesin. Gazilerimize kalpak taktığı için kimse şaklaban diyemez. Buna Sabah Gazetesi köşe yazarı Engin Ardıç da dahildir.

Gazilerimiz ne şaklaban ne de soytarıdır. Gazilerimize çok şey borçluyuz. Yediğimiz ekmekte, içtiğimiz suda, bastığımız toprakta, soluduğumuz havada hakları vardır. Kim gazilerimize şaklaban yakıştırması yapıyorsa, aynaya bakmalıdır. Gazilerimizle ilgili konularda kim haddini aşıyor saygısızlık yapıyorsa, onu şiddetle kınıyorum. Engin Ardıç gazilerimizden ve Türk milletinden özür dilemelidir. Ama 22 gündür köşesinde gazilerimizle ilgili ne bir düzeltme ne de bir özür yazısı yazmamıştır. Bir şehit yakını olarak merak ediyorum Engin Ardıç neden gazilerimizden özür dilemiyor?