Türkiye, emperyalist iştihalarının kabardığı bir coğrafyanın ortasında çok yönlü stratejilerle yaşamak zorunda olan bir ülkedir.

Böyle bir ülkede yönetmek olduğu kadar yönetilmek de zordur.

Yönetenin olduğu kadar yönetilenin de şeytanları pek çoktur.

Hafızlığı öğreten merhum hocam, hafızlık yapan bizlerin yaramazlıklarını gördüğünde, 'Hafızlık yapanların peşinden her zaman yetmiş şeytan dolaşır' derdi. Ninelerimiz de sohbetlerinde, ' hırsızlar boş evin kapısını ve penceresini zorlamadıkları gibi, şeytanlar da ibadet etmeyenin değil, ibadet edenin peşine düşerler ' derlerdi.

Çocukluğumda hocalarımın ve ninelerimin anlattıkları bu sözleri, bir gün Türkiye'nin bekası için kullanacağımı nereden bilebilirdim?

Türkiye tam da bu noktada şeytanların harekete geçtiği ve hatta saldırdığı bir yerde iktidarda kaybetme kaygısı ile muhalefetin kazanma hırsı çatışmalarını yaşamaktadır.

Bu çatışmada tarafların bütün maddi ve manevi değerleri alana sürme eğiliminde olduklarını görüyoruz. Bu çok tehlikeli bir stratejidir. Ülkeyi böler, toplumu gerer, can ve mal güvenliğini zedeler, iç barışı ve huzuru dinamitler. Tarihimizde bunun birçok örneklerini gördük. Yakın tarihimizin canlı örnekleriyle içiçe yaşıyoruz.

Birinci Meşrutiyet Meclisi'nde geldikleri eyaletin bağımsızlık mücadelesini verenlerin çocukları bugün acaba kimlerin tutsağıdır?

Osmanlı topraklarındayan yana ve omuz omuza onur savaşı vermeyenler ve kardeşlerine yar olmayanlar bugün ecdatlarının kanını emen can düşmanlarına tutsak ve köle olmuşlardır.

O toprakların üzerinde kurulmuş bulunan sözde devletlere hep birlikte bakalım: Bugünkü bu tutsak ve köleler kimin çocuklarıdır?

Geleceğimizi kaybetme kaygısı ya da kazanma hırsı belirlemesin. Merhum Akif'in ifadesiyle; kurtların karşısında bir tutam ot için canımızdan ve ülkemizden olmayalım:

'Kurt uzaklardan bakar, dalgın görürmüş merkebi. /Saldırırmış ansızın yaydan boşanmış ok gibi.
Lakin, aşk olsun ki, aldırmaz otlarmış eşek, / Sanki tavşanmış gelen, yahut kılıksız köstebek
Hasmı, derken, çullanırmış yutmadan son lokmayı / Kar sayarmış bir tutam ot fazla olsun yutmayı.'

İktidar kaygısına düşmeden iç ve dış haçlı kuşatmaları görmemiz gerekir. Ateş çemberinin içine alınıp yakılmak istenen bir Türkiye vardır.

Can ve mal güvenliğini zedelemeden geleceğimizi güvence altına almanın kaydında olalım. Selam ve sevgi ile…