Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed, sosyal medya hesabında bir ileti paylaşmış. Yalan, yanlış ama ondan ötede o coğrafyada insafın ve ahlakın zerresinin olmadığını ortaya koyan bir ileti. Yalan ve yanlış olan yönüyle ahlaksız ama aynı zamanda o coğrafyada Türk'e nasıl bakıldığını ortaya koyması açısından da son derece dikkat çekici.

Zayed efendi, paylaşımda, hiç utanmadan, sıkılmadan şunları söylüyor: "1916 yılında Türk Fahri Paşa'nın Medinetü'l Münevvere halkının hakkına girdiğini ve onların mallarını çaldığını, onları kaçırdığını, Şam'dan İstanbul'a "Seferberlik" ilan ederek , Medine'deki el yazması eserleri çaldığını biliyor muydunuz? İşte Erdoğan'ın dedelerinin Müslüman Araplarla ilişkisi buydu."

Biz Türkler asırlar boyu Hicaz'dan asker de almadık vergi de almadık. Tam tersine topraklarını korumak, Hac yolundaki bedevi çapulcuları önlemek ve İngiliz tahrikli isyanları bastırmak için evlatlarımızı, fakirine fukarasına bakmak, ulemasını ve de üdebasını doyurmak ve de binalarını onarmak için kaynaklarımızı Hicaz'a akıttık. Sadece Osmanlı Türkleri değil, Orta Asya Türk devletleri Babür İmparatorluğu da, Özbek Hanlığı da devamlı verdiler ama hiç almadılar. Almayı düşünmediler bile.

Biz Hicaz'ı, biz Kudüs'ü, biz cümle 'alem-i İslam'ı savunurken İngiliz emperyalizminin uşaklığını yaparak bizi arkadan vuranların, Kudüs'ü ve Filistin'i dün 'amca oğlu' dedikleri Siyonist Yahudilere peşkeş çekenlerin bugün tarihin bir büyük kahramanını hırsızlıkla suçlaması insafsızlığın ötesinde bir ahlaksızlıktır. Fahrettin Paşa'nın Medine müdafaası sadece biz Türkler için değil tüm Müslümanlar için gurur vesilesidir, yeter ki insan da o gururu taşıyacak omurga olsun.

Yine Falih Rıfkı Atay diyeceğim, 'Zeytindağı' diyeceğim ve yine o hacmi küçük anlamı ve anlattıkları çok muhtevalı kitaba döneceğim. Anlatır Birinci Dünya Savaşı içindeki Arapların tutumunu. Alman madalyası ile İngiliz madalyasını göğsüne yan yana asan, gelirken İngiliz'in atını çalıp bize satan, de bize sattığı atı çalıp İngiliz'e satan Arapları.

Biz, binlerce, ne binlercesi, yüz binlerce, milyonlarca Anadolu Türk'ünü evinden, barkından koparıp çöle gönderdik; kimini sıtma, kimini Arap haini aldı, kimini kanal, kimini çöl yuttu. Gidenler dönmediler, dönenler de çoğunlukla sakat döndüler, sağlam dönenlerse son bir iman ve son bir gayretle anavatanlarını işgalden kurtarmak için bir kere daha cepheye gitti. Gidenler, kalanlar ve dönenler hepsi nurlar içinde yatsın.

Asker ve vergi almadığımız, tam tersine Anadolu'dan topladığımız vergileri ve derlediğimiz evlatlarımızı sırf kutsal toprakları ve emanetleri korusunlar diye gönderdiğimiz o topraklarda bugün kapitalizmin yerli bekçilerini görmek beni hiç şaşırtmıyor. Ama insafsızlığın, ondan da öte vicdansızlık ve ahlaksızlığın geldiği boyut isyan ettiriyor.

Tarihimizde ne hırsızlık vardır ne yağma ne de ihanet. Hırsızlığı da, yapmayı da, ihaneti de Araplar iyi bilirler. Tarih onları da bizi de tanır ve kime saygı duyacağını bilir. Fahrettin Paşa ve kahraman askerleri nurlar içinde yatsın.