Daha önceki yazılarımızda da ifade ettiğimiz gibi bu kelime Arapça olup aslı 'müctehid' dir.

Müçtehit, İslami hükümlerde gerekli şartları yerine getirip kesin delillerle sabit olmayan konularda içtihat eden kimseye denir.

Usul-i Fıkıh kitaplarında Müçtehit'in başlıca özellikleri şu şekilde açıklanmıştır:

1-Arapçayı iyi bilmesi( sarf, nahiv, belagat, edebiyat vs.) gerekir. Çünkü Kur'an-ı Kerim ve diğer vahiy Arapça inmiştir. Arapça konuşmak vahiy dilini bilmek demek değildir. Sisli ve yağmurlu havalarda kabuğundan çıkıp kulaklarını dikleyerek gezen müçtehit taslakları salyangozların hangisi hakkıyla Arapçayı bilmektedir?

2-Müçtehit, genelde Kur'an-ı Kerim'in tümünü(has, am, mücmel, müfesser, nasih, mansuh vb. gibi), özelde ise hüküm ayetlerini detaylı bilmesi gerekir.(Bazılarına göre Hüküm ayetleri 500 kadardır.).

3-Müçtehit, Kur'an-ı Kerim'deki nesheden ve nesh olunan ayetler ile iniş sebeplerini ve yerini bilmesi gerekir.

4-Müçtehit, sahih sünneti bilmek zorunda olduğu gibi,zayıf hadisleri, ravilerin cerh ve tadil sistemine göre durumlarını, fıkıh boyutları ile nasih ve mensuhlarını bilmesi gerekir.

5-Müçtehit, fıkıh usulü ile birlikte İslam alimlerinin icma ettikleri konuları da bilmelidir.

6- Müçtehit, İslam'ın hedeflediği noktaların yanında kıyasın yönlerini, şartlarını ve hükümlerin illetlerini de(niçin emredilip yasaklandığını) bilmesi gerekir.

Müçtehit, içtihadında tam isabet edecek diye bir zorunluluk yoktur. Şartları taşıyan Müçtehit içtihadını yapar. Müçtehit'in kendisi tam doğruyu bulduğunu iddia edemez. Doğruyu bulduğu noktasında genel kanaatini ifade eder.

Bunun içindir ki her Müçtehit sözünü şöyle bağlar:

'BENİM SÖYLEDİĞİM DOĞRUDUR, YANLIŞ OLMA İHTİMALİ VARDIR.'

Aksi görüş bildiren karşı Müçtehit için de şöyle söyler:

'KARŞI GÖRÜŞ BEYAN EDEN MÜÇTEHİT'İN GÖRÜŞÜ YANLIŞTIR, DOĞRU OLMA İHTİMALİ VARDIR.'

Sevgili okuyucularımız takip ederlerse ilerleyen günlerde bu temel konulara inşallah yine değineceğiz.

Selam ve sevgi ile…