Bebekler henüz konuşamamalarından kaynaklı olarak iki şekilde iletişim kurarlar; ağlamak ve el-kol hareketleri. İsteklere göre ağlama şekilleri değişir. Ağlama şekli isteğe göre değiştikçe ebeveynlerde hangi ağlama sürecinde çocuğun ne istediği konusunda uzmanlaşırlar. Kısa sürede çocuğun gönderdiği tüm mesajları içselleştiren ebeveyn ile çocuk arasında iletişim en üst düzeyde kurulur. Çocuk sözel olarak iletişim kurmaya başladığında ağlama sürecinde bir azalma gerçekleşiyor. Ancak, çoğu zaman çocuk konuşmaya başlasa bile çocuğun ağlama süreci bitmiyor. Acaba neden? İlk olarak çocuk sözel iletişime geçtiğinde, çocuk konuşarak kendini ve duygularını ifade ettiğinde çevresine kendisini ağladığı süreçteki gibi dinletemiyor. Bu durumda çocuk konuşarak kendisini ifade edemediğini ve çevresinin onu anlamadığını düşünerek ağlamaya devam ediyor. Çünkü çocuk çok haklı olarak bebeklik tecrübesini yani kendisine en yakın olan tecrübeyi kullanmak istiyor. Çocuk ağladığı hemen hemen her durumda, aile çocuğun isteğini yerine getirmektedir. Tabii çocuğun tek ağlama sebebi bu değildir. Aile yapısının çocuğun ağlamasında önemli bir etkendir. Çok esnek ya da çok sıkı aile düzenlerinde de çocukların ağlama konusunda tepkileri çok fazladır. Esnek ailelerde, aile üyelerinin koyduğu kurallar, sınırlar yoktur ya da çok gevşektir. Bu sebeple çocuk her istediğini yapmaya alışmıştır. Örneğin, ailenin oyuncak alma kuralı yoksa çocuk her istediğinde oyuncak alabileceğini düşünür. Alamadığında ise öfke nöbetleri ile birlikte ağlamalar devreye girer. Kurallar net olduğunda ve çocuk kuralın değişmeyeceğini bildiğinde, daha rahat sürece adapte olabilir. Kurallarda önemli bir nokta ise, kuralların çocuk açısından mantıklı olmasıdır.

Çocuğun ağlamasının birçok fonksiyonu vardır. Bunlardan bir diğeri de ağlama eyleminin karşı taraf için beynin empatiyi yöneten kısmı devreye giriyor. Bu sebeple ağlayan kişiye karşı empati le yaklaşılmasını sağlıyor. Bu sebeple çocuk ağlayarak kendisinin anlaşılma ihtimalini arttırıyor. Çocuklar da ağlayarak aslında ebeveynlerinin onların ağlamasına dayanamayarak istediklerini yaptırmak isterler. Kızan ve bağıran bir çocuğa empati duymayabilirsiniz ama ağlayan çocuğa duyarsınız. Çocuklar da bunu bildikleri için istediklerini yaptırmak için ilk aşama olarak ağlarlar. Ebeveynler olarak amaç, onları susturmak, ağlamasını engellemek olmamalıdır. Çocukla sağlıklı ilişki kurarak bu role girmesinin yolunu kapatmak olmalıdır.

Araştırmalar gösteriyor ki normal konuşma sesleri (korku içermiyorsa) beynin temel olarak korteks kısmını, çocuk ağlaması ise beynin çok daha geniş bir bölgesini etkin hale getiriyor. Hatta çocuk ağlayınca beynin korkuyu yöneten, duygusal tepkileri yönlendiren kısmı amigdala aktive oluyor. Bu korku da anneyi işlevsiz hale getirmemesi için beyin oksitosin salgılıyor. Yani çocuk ağlayınca beyin ilk önce duygusal tepki oluşturuyor ve sonra da anne sakince çocuğuyla ilgilenebilsin diye gerekli aracı sunuyor.

Çocuklar bilimsel olarak olmasa dahi davranışsal olarak bu süreçleri fark ettiğinde, çevresinden istediğin bir şeyi yaptırtmak istediğinde sözlü iletişimden ziyade ağlamayı seçiyor.