Asker, polis ve siyasetçi kimliğiyle
vatana, millete
hizmet etmiş;
bilimde
insanlığa
faydalı
işler yapmış,
sporda uluslararası başarılarıyla
ay yıldızlı bayrağımızı
göndere
çektirmiş,
sosyal ve kültürel
değerlerimizi
günümüze ulaştırmak için
hayatını araştırmalara adamış,
yatırımlarıyla binlerce kişiyi
aş ve işe kavuşturmuş,
hayırseverlikleriyle
gönüllere taht kurmuş olan
ülkemin güzel insanlarını
neden yaşarken
ödüllendirmiyoruz?..
O insanların adlarını tesislere,
mahallelerindeki sokaklara ve
okullara vererek,
nesiller boyu yaşatmak,
çok mu zor?..
Geçen gün Bahçeşehir Okulları'nın
Cumhuriyet Resepsiyonu'ndaydım...
Orada, Türk Halk Müziği'nin
efsane ismi Ümit Tokcan
ağabeyi gördüm...
Ayaküstü sohbet sırasında,
Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu
Başkanı Enver Yücel'in,
onun adını Ünye-Fatsa Bahçeşehir
Okulu'nda müzik salonuna verdiğini öğrendim...
Ümit ağabeyin dillere
destan olan "Hekimoğlu"
türküsünde, "Ünye-Fatsa arası
ordu da kuruldu"
ifadesi geçiyor ya!..
Yakışmış doğrusu!..
Ümit ağabey, çok mutluydu...
Öyle ya o yaşarken ödüllendirilmeyi
çoktan hak etmişti...
Doğrusu, ben de duygulandım...
Çünkü; insani değerlerin
erozyona
uğradığı, sevgi ve saygının
azaldığı,
paylaşma ve dayanışma
duygularının
parçalandığı, vefanın ise bir semt adı
sanıldığı
toplumda;
Enver Yücel'in
yaptığı bu jest,
bize önemli bir şeyi hatırlattı...
Sahip olduklarımızın değerini bilmek için
illa onun elimizden çıkması ya da
kaybetmemiz mi gerekir?..
Çok mu zordur,
yaşarken kadir kıymet
bilmek?..
Enver Yücel'i kutluyor;
Ümit Tokcan ağabeye de
o yanık türkülerini
dinleyebileceğimiz nice yıllar diliyorum...