Din öğretiminde Diyanet İşleri Başkanlığının yeri nedir sorusunu ciddi cevaplandırsak nasıl bir cevap verebiliriz?

Yakın tarihe kadar Anayasada dahi yer almayan ve 633 sayılı yasada Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği maddeleri ancak 30 yıl sonra (2010 yılında) ele alıp düzelten bir Türkiye'deki Diyanet'in ne katkısı olabilir ki?

Burada sistemin bakış açısını değerlendirmeye çalışıyoruz. Diyanet kurumuna işlerlik kazandıracak olan Anayasa ve yasalardır. Bu da sistemin sorunu olmaktadır.

Osmanlı'da dini hizmetler Şeyhülislamlık tarafından takip edilirken Meclis Hükümeti ile Cumhuriyet'in ilk yılında Şeri'ye ve Evkaf Bakanlığınca organize edilmiştir. Daha sonra ilgili bakanlık kaldırılırken Şeri'ye yerine Diyanet İşleri Başkanlığı, evkaf yerine de Vakıflar Genel Müdürlüğü kurulmuştur.

1961 Anayasa'sında anayasal kurumuna dönüşünce 1965 yılında 633 sayılı yasa ile de kuruluş ve görevleri belirlenmiştir.

İlgili yasada Diyanet İşleri Başkanlığının görev tanımı şöyle yapılmıştır:

Madde 1- İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek üzere; Başbakanlığa bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur.

Bu tanım İslam'ın bütününü kapsamamaktadır.

Bir başka ifade ile bu tanım, 'efradını cami ağyarını mani değildir.' Kaldı ki, konuları öğretmek değil, ilgili işleri yürütmektir. Bu tanımda özellikle İslam'ın bütünlüğü/ birliği parçalanmaktadır. Çünkü İslam yalnız ahlak ve imandan/ inançtan ibaret değildir. İslam imandır, ibadettir, ahlaktır, ameldir ve hukuktur.

Bir bütün olarak bunları öğretmeyen bir kurumun altı haftalık yaz kursları katkısı da ayrıca tartışılmalıdır.

Vatandaşlarımıza İslam'ın bir kısmını öğretir de bir kısmını öğretmezsek onu, başka yerlere ve merdiven altı arayışlara sevk eder ki, bu da FETOİZM'İN VE DAHA BAŞKA HOCAİZMLERİN İLK ADIMI OLUR.

Diyanet İşleri Başkanlığının bunca görsel ve basılı yayınlarına ve devasa kadrolarına rağmen insanımız hala başka arayışlarda ise bunun nedenini kendisine sormalıdır.

Görev tanımında resmen tahrifatın bulunduğu bir kurumun din öğretimindeki katkısı sizce ne olabilir? İşte Yeni Türkiye'nin cevaplandırması gerekli en önemli sorularından biri budur. Sayın Devlet Başkanımızın bu temel sorunu çözmesinin gereğine inanıyoruz. Aksi halde bu konudaki tartışmalar devam edip gidecektir. Diyanet'in bu konuda zihniyet değişimine ihtiyacı olduğuna inanıyoruz. Selam ve sevgi ile…[email protected]