İslam coğrafyasında var olan bunalım tarihin hiçbir döneminde yaşanmamıştır.

Yerel ve bölgesel olarak zamanla yaşanmış sorunlar yüzyılımızda genelleşmiş bulunmaktadır.

Yüzyılımızda Müslümanların uğradıkları aşağılanma ve yağmalanma tarihin hiçbir döneminde herhangi bir millet tarafından yaşanmamıştır.

Müslümanlar kitleler halinde kıyıldı, toprakları ve servetleri ellerinden alındı, Umutları, sevdaları ve hayatları çalındı. Aldatıldılar, sömürgeleştirildiler ve sömürüldüler. Tecavüze uğrayıp zorla dinlerinden koparıldılar. Batılıların yerli ajanlarınca satıldılar, ihanete uğradılar.

Bütün bunların her biri İslam coğrafyasında yaşayan Müslümanların her bir memleketinde fazlasıyla görüldüler ve yaşandılar.

Ve şimdi bulunduğumuz nokta yine noktaların en kötü yeridir.

İmaj olarak da hayal edilebilecek kötü yerdeyiz.

Hala Batılıların kitle iletişim araçlarında her türlü rezil yergilerin muhatabıyız.

Biz bu kitle iletişim araçlarında saldırgan, yasa tanımaz, yıkıcı, terörist, medenileşmemiş, tutucu, köhne ve çağdışı bir yaratık olarak değerlendirilmekteyiz.

Dünyada tüm gayrimüslimlerin nefret ve tiksintisinin muhatabıyız.

Dünyanın her tarafında Müslümanlar, 'hasta adam' ve barışın düşmanı olarak nitelendirilmektedir.

Burada yalnız suçlu olan Batı dünyası mı?

Hayır!

Adı, 'barış' olan bir dinin mensupları olmakla birlikte birbirimizi öldürmekte bizden daha başka mahir bir topluluk yoktur. Aramızdan kavga ve kan eksik olmamaktadır.

Besmele ya da tekbir getirerek birbirimizi boğazlıyoruz.

Herkes kendisine bir bakıversin. Ne İslam var ne de onun emrettiği kardeşlik.

Çare Kur'an ve Sünnet diyoruz ama ilaçları dolaba koyup kilitleyen hasta gibiyiz.

Ne siyasetimiz, ne alışverişimiz , ne ilişkilerimiz ve ne de başka şeylerimiz ….

Hiçbir şeyimiz… İster ülkemizi, ister ümmeti düşünelim, bir şey değişmiyor galiba.

Selam ve sevgi ile…[email protected]