"Benim genç arkadaşlarımdan küçük bir istirhamım var. Arkadaşlar, bunu söylemek benim haddime düşmez ama iyi bir hukukçu, iyi bir mühendis, iyi bir doktor değil iyi bir insan olmaya çalışın. En önemlisi bu insanları sevin ve hiçbir zaman kötülüğe kötülükle cevap vermeyin. Bu olayla da inşallah bu ülkede pek çok konuda bir duyarlılık, farkındalık oluşacaktır."

Bu sözler hukuk fakültesi öğrencisinin öldürdüğü araştırma görevlisi Ceren Damar'ın eşine ait. Çankaya Üniversitesi'nde araştırma görevlisi olan Ceren Damar İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku üzerine doktora yapıyordu. İŞ ve SOSYAL GÜVENLİK HUKUKU. Ünlü sosyal psikolog Milgram şöyle der; ''Sosyal psikolojinin bize öğrettiği bir şey vardır. Bu da, bir insan davranış şeklini karakterinin değil içinde bulunduğu şartların belirlediğidir.'' Neresinden isterseniz orasından düşünün bu yargıyı ama şu bir gerçek gençler ve çocuklar yanlış yetiştiriliyor ya da yetişiyor. Doğru yetişen ya da yetiştirilen gençlerin ise sonunu bu yanlışlar getiriyor.

Baba Evi, Süper Baba, Susam Sokağı, Kurabiye Canavarı, Yaşamdan Dakikalar... bunların yerini gereksiz şiddet ve öfke içerikli mafya programları aldı. Şiddet evde, medyada, okulda hep desteklendi. Normalleştirildi.

Son yıllarda yapılan tüm araştırmalar tüm dünyada etik değerlerden uzaklaşarak, ahlaki yozlaşmanın varlığını bize kanıtlıyor. Özellikle okullarda yani eğitim ve öğretim yapılan yerlerde yapılan bilimsel araştırmalar okullarda artan şiddet olaylarına dikkat çekmeye çalışıyor. Öğretmene olan saygı düzeyinin azalması tek bir sebebe bağlı değildir. Yasalar ve yönetmelikler, ebeveyn tutumları, siyasetçilerin eğitime bakışı, okul yönetiminin kararları, doğal olarak toplumun değer yargılarının değişmesi gibi etkenlerden kaynaklanmaktadır. İnsanı değerlerden uzak sevgisiz ve saygısız, empatiden uzak çocuklar yetiştirmek, en iyi eğitimlere cebinde gereksiz paralarla yollamak ebeveynlik değildir. Çocuklara disiplin adı altında her türlü fiziksel, psikolojik, duygusal şiddeti uygulayarak kontrol altına alınmaya çalışmak ebeveynlik değildir. Çocukları eğlensin diye saçma sapan süper kahraman kostümleri ya da oyuncaklarıyla çocuklarının sağa sola vurmasını eğlenerek izlemek ebeveynlik değildir. ''BENİM ÇOCUĞUM ÖZEL BİR ÇOCUK İSTEDİĞİNİ YAPAR! BENİM ÇOCUĞUMA KİMSE HAYIR DİYEMEZ. BENİM ÇOCUĞUM İSTEDİĞİNİ YAPMAKTA ÖZGÜRDÜR KİMSE KARIŞAMAZ. SANA VURANA SENDE VUR. BEN SORARIM OKULA GİDİNCE O ÖĞRETMENİNE NE DEMEK TUVALETE GÖNDERMEMEK…'' Bu cümleleri kurmak çocuğunu çok seven ebeveynlerin cümleleri değildir. Aksine çocuğunu dışarıya karşı koruduğunu sanarak kendi verdiği zararı en aza indirmeye çalışan ya da bu şekilde kendini kandıran ebeveyn davranışlarıdır.

Ceren Damar cinayetini okuduğumda aklıma ilk gelen anım şu olmuştu; çok değil altı ay önce bizzat şahit olduğum bir olay, beş yaşındaki bir çocuk öğretmenine ''Senin saçını başını yolarım.'' Dedi. Öğretmen süreci toparlamak adına ''Aaa sanırım yanlış anladım.'' Diyerek kucağına aldı çocuğu ve konu üzerinde konuşmaya başladılar. Çocuk en son özür dileme aşamasındayken annesi çocuğu okuldan almaya geldi ve sordu; ''Ne oldu?'' çocuk hemen atıldı. ''Anne hani sen demiştin ya öğretmenin saçını başını yolarız diye onu söyledim işte…'' Anne çocuğu kucağına aldı. ''Hııı o mu?'' dedi ve uzaklaştılar. En önemli ayrıntı ise bu anne avukat. Sonra ne oluyor?

Sonra, o senin oğlun/kızın bir gün kızdığında kendine her şeyi hak görerek gidiyor hocasını öldürüyor işte…