Siyaset yapmıyoruz.

Birilerinin değirmenine de su taşımıyoruz.

Hesabımız mümkün olduğunca dillerin sustuğu, VÜCUT ÜYELERİNİN konuştuğu bir güne göredir.

Gönül arzu eder ki, Müslümanlar siyasetlerini tıpkı namazları, oruçları ve zekatları gibi algılayıp yapsınlar.

İslam bu anlayışa TEVHİD adını verir.

TEVHİD demek, Müslüman'ın söz ve eyleminin ilahi ilkeler doğrultusunda şekillenmesi demektir. Burada ilahtan amaç Allah(cc)dür.

Çünkü ilah kabul edilen her şey Allah demek değildir.

İlah, hak da olsa, batıl da olsa tapılan şey anlamına gelir.

Müslümanların iman iddiaları, İslam'ın tevhit inancına ermedikçe askıda kalır. Uygulama yanlış da olsa ölçüleri tevhit inancı olmak zorundadır.

Siyaset, Müslümanların tevhit inancından ayrılmayınca her söz ve uygulamaları da Allah için olmalıdır. Böyle bir siyasetin amacı millet, vatan ve bütün bir ümmet olur.

Amaçları millet, vatan ve bütün bir ümmet olan politikacıların sayıları ve partileri ne kadar ve kaç tane olursa olsun bir yerde ( millette, vatanda ve bütün bir ümmetin yararında) birleşiyorlar.

Namazda aynı yöne döndükleri gibi siyasi çalışmalarında da aynı amaca yönelmiş olacaklardır. Siyasi rekabet düşmanlığın değil, hayırda yarışın nedeni olacaktır.

İktidar yarışı çıkarın değil, hayırda yarışın simgesi olacaktır.

MÜSLÜMAN'IN SİYASETİ, SAHİP OLDUĞU TEVHİT İNANCININ BİR PARÇASI OLURSA ÜLKESİNDE KAVGA, GERGİNLİK VE İHANET OLMAZ.

SİYASETİNİ VE MEMURİYETİNİ NAMAZINDAN, ORUCUNDAN, HACCINDAN, KURBANINDAN, ZEKÂTINDAN VE SADAKASINDAN AYRI DÜŞÜNEN BİR MÜSLÜMANDAN DÜRÜST POLİTİKACI VE MEMUR OLMAZ, OLAMAZ.

ANCAK BAŞKA BİR DİN MENSUBU OLURSA DÜRÜST OLABİLİR. ÇÜNKÜ DÜRÜSTLÜĞÜN SAHİBİ YALNIZ MÜSLÜMANLAR DEĞİLLERDİR… BURADA KONUMUZ İSLAM VE MÜSLÜMANDIR.

Selam ve sevgi ile…

[email protected]