3 Aralık Dünya Engelliler Günü.

Birçok resmi ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri, beyanatlar vererek engellilerin sorunlarına dikkat çekerek çözüm önerileri sunmuşlardır.

İslami bir toplumda sorun olmaması gereken engellilik Batı toplumlarında çözülmüştür.

Kur'an-ı Kerim'de Allah şöyle buyurmuştur:

' Köre vebal(zorluk-güçlük) yoktur, topala da vebal yoktur,hastaya da vebal yoktur…'(Fetih,17)

Benzer emir Nur 61'de tekrarlanmıştır.

Buna rağmen Müslüman bir toplum olarak bu sorunu çözebilmiş değiliz.

Batı toplumlarında bu sorun çözülmüş ve maalesef bu konuda referansımız hala Batı toplumları olmaktadır.

Tam da merhum Akif'in dediği gibi, ' Halleri dinimiz, dinleri halimiz gibi'.

Toplumumuzun ve devletimizin gerçeklerinden yeni bir engelliler sınıfı ortaya çıkmakta olduğunun farkında mıyız?

İlle de kangren olduktan sonra mı bu sınıfın farkında olacağız?

Geçenlerde Karadeniz Engelliler Federasyonu Başkanı Sayın Selman Saruhan Beyle karşılaştım.

Biraz yoğun görünce de hayrola dedim.

O da cevaben, 'Hocam, Şırnak'ta askerlik görevini ikmal etmiş bir dostumun çocuğu ile ilgileniyorum, durumu kötü, aile perişan, çocuk Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde yatıyor. Devletimizin bu çocukları bir türlü rehabilite etmesinin gereğine inanıyorum.' cevabını vermişti.

Görünen odur ki, terör olaylarının önemli sonuçlarından biri gazilerimiz ise bir diğeri de travma geçiren asker ve polislerimizdir.

İnsanın gazi sayılabilmesi için ille de bir gözünü ya da bacağını kaybetmesi gerekmiyor. Geçirmiş olduğu ruhi bunalımlar, onu hayattan ve aileden koparabiliyor. Sağlıklı insan gibi fonksiyonlarını icra edemiyor. Kucağında can veren silah arkadaşlarını uzun zaman unutamıyor.

Böylesi belki de yüzlerce polis ve askerimiz vardır. Bu insanların tedaviye ve devlet desteğine ihtiyaçları vardır. Bu insanlar, bu milletin bekası için psikolojik dengelerini feda etmişlerdir.

Yetkililerin ve STK'ların bu yeni engelliler sınıfını görecekleri umuduyla tüm engelli kardeşlerime sağlık dileklerimle…