Türkiye'de mevcut sistemin formatlanmasıyla YENİ SİSTEM oluşturma denemeleri yapılmaktadır.

Bu yeni sistemin sağlıklı olabilmesinin ön şartlarından biri, ' emaneti ehline vermek', diğeri ise 'adalettir.'.

İslami bir devletten söz etmiyoruz.

Laik, sosyal ve hukuk devletinden söz ediyoruz.

Ancak ne vardır ki, her devletin, tıpkı bir canlı gibi hayatiyetini sürdürebilmesi için, 'olmazsa olmazı 'anlamında bazı unsurlara ihtiyacı vardır.

İnanır yada inanmaz, kabul eder yada kabul etmezsiniz; Allah((cc), göndermiş olduğu kitabında konu ile ilgili bazı ilkeler koymuştur.

Akl-ı selimle bakıldığında evrensel anlamda bu ilkelerin genel kabul gördüğüne tanık olmaktayız. Hatta bunlar bölgesel ve uluslararası düzlemlerde kabul edilmiş belgelerde değişik adlar altında yer bulduklarını görüyoruz.

Geçmişte ve günümüzde bu ilkelere uyanların payidar, uymayanlar ise tarihin çöp sepetinde fosilleşmişlerdir.

Bu temel ilkelerden biri LİYAKAT, diğeri ise ADALETTİR.

Bunlara işaret eden Ayet-i Kerime şöyledir:

'( Haberiniz olsun ki) Allah muhakkak size şunları emrediyor: Emanetleri ehline veresiniz ve insanlar arasında hükmettiğiniz vakit adaletle hükmedesiniz(yönetesiniz), hakikat( gerçekten) Allah size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz ki Allah Semi(her şeyi duyan), Basir(her şeyi gören) dir.'(Nisa, 58).

Allah, gerçekten insanla (yalranız Müslümanlara değil), şu iki şeyi emretmektedir:

Bunlardan biri, emanetleri ehline vermelerine, diğeri de insanları yönettiklerinde adalet yapmalarıdır.

Bu ilkeler sistemlerin ayakta duruş dayanaklarıdır.

İster Müslüman olun, ister olmayın, kurduğunuz sistemin payidar olmasının ön şartları bu ilkelerdir. İslam'da Zulüm, yönetim meşruiyetinin ihlali olarak kabul edilmiştir. . Aksi, yani zulüm olursa ne olur. Peki, emanetin tanımı ve kapsamı nasıl yapılmıştır?

Devam umuduyla selam ve sevgiler…[email protected]