Hepimiz aynı zamanda ve farklı mekanlarda yaşıyoruz. Düşüncelerimiz, fikirlerimiz farklı da olsa nihayetinde hepimiz insanız. Aldığımız eğitim, yetişme tarzımız farklılık gösterebilir. Biz istesek de istemesek de dünya dönüyor. Kendimize farklı misyonlar yüklesek de insanın yapacağı şeyler bellidir. Ancak Yaradan içimizden bazılarına farklı zeka vermiştir. Onu iyi kullandığında, kendi toplumuna insanlığa büyük hizmette bulunabilir.
Bırakalım herkes kapasitesinin sınırlarını zorlasın. Aksi halde güzel günler ; iyi işler meydana gelmez. İnsanların farkındalık yaratmalarına imkan sağlamalıyız. Önyargılar, kezzap gibidir; başarıyı öldürür.
Toplum olarak, kolaycılığın peşinden koşuyoruz. Zor olan bir şeyi istemek herkesin harcı değil. Çalışmak, çok çalışmak gerekiyor. Ezberlemeyi bir kenara bırakarak ,ilimde,irfanda, sanatta, kültürde,kısaca her şeyde özgün olmak ve mükemmelin, estetiğin izinden gitmeliyiz. Bu bizi duyarlı olmaya götürür. Hangimiz bir kitap okurken sayfaların arasından başımızı kaldırıp yorgun gözlerle hayata dönük umutlarımızın yeşermesi için çevremizdeki güzelliklerin bizi etkilemesine fırsat tanıyoruz? Doğadaki çiçeklerin, ağaçların, kuşların varlığını hissederken ; yaşamın en temel dayanağının insan olduğunun farkında mıyız?
İnsanın mutluluğu, toplumun gülen yüzüdür. Fikirlerimiz, algılarımız farklı da olsa insan kendince bir değerdir.
Birbirimizi anlamaya, sevmeye ve öyle yaşamaya mecburuz. Hayatta anlaşacağımız, bizi mutlu ve huzurlu kılacak birçok ortak paydamız mevcuttur. Toplum yapımızı ancak böylece muhkem kılabiliriz.
Yaşadığımız dünyada, her saniye binlerce bilgi ömrünü tüketip yok oluyor. Yerine yenileri çıkıyor.
Her şey değişiyor. Fikirler de... Bizi var eden cevherimizi koruyarak geleceğe umutla bakabiliriz.
Unutmayalım ki bundan yüzyıl sonra dünyada bambaşka insanlar olacak.