Güvenliğin özellikle küreselleşme süreci ile birlikte ciddi bir dönüşüm yaşadığını, geçmişten farklı olarak güvenliğin yalnızca askeri bir konu olarak ele alınmadığını ve güvenliğin farklı bağlamlardaki yansımalarının kendisini ciddi biçimde göstermeye başladığını kaydeden Çağatay Balcı, 'Güvenlik ile ilgili bilimsel literatürde bu durum teorize edilmiş durumda olsa da güvenliğin çok farklı boyut ve bağlamlara sahip bir olgu olduğunu henüz yeni idrak etmekteyiz' açıklamasında bulunarak, bu süreçte özellikle Suriye meselesi ve bilhassa Kuzey Suriye'deki YPG/PYD yapılanmasının bu konuda daha net bir resim sunduğunu söyledi.'Türkiye, YPG/PYD'ye karşı yaklaşık 2 önemli darbeler vurdu'Kuzey Suriye'de YPG/PYD varlığının Suriye'de oluşan güç ve otorite boşluğunun ortaya çıkardığı bir alan hakimiyetini ifade etiğinin altını çizen Çağatay Balcı, 'YPG/PYD terör yapılanması bölgede ABD'nin yoğun desteği ile silahlandırılmakta ve bunun yanında kısmi siyasi faaliyetlerle desteklenerek de facto devlet yapısına ulaştırılmak istenmekte. Türkiye, sınırlarındaki güç ve otorite boşluğunu dış destek ve 'DEAŞ'a karşı mücadele aktörü' imajı ile de facto bir devlet organizasyonu sürecine çeviren YPG/PYD'ye karşı yaklaşık 2 yıldır farklı operasyon ve harekatlar kapsamında önemli darbeler vurdu. Bu açıdan ele alındığında Türkiye'nin gerçekleştirdiği harekatların kapsam ve niteliği itibariyle YPG/PYD'nin bir sınır güvenliği ve askeri tehdit konumunda olduğu değerlendirilebilir. Fakat gerçek bunun ötesine uzanmakta' diye konuştu.'ABD desteği ile elde ettiği askeri kapasite Türkiye açısından temel bir güvenlik tehdidi'YPG-PYD terör yapılanmasının özellikle ABD desteği ile elde ettiği askeri kapasitenin Türkiye açısından temel bir güvenlik tehdidi oluşturduğunu söyleyen Çağatay Balcı, 'Günümüzde güvenliğin farklı boyutlara sahip bir olgu olarak karşımıza çıktığını göz önünde bulundurduğumuzda YPG/PYD terör yapılanmasının Türkiye açısından yalnızca bir sınır güvenliği ya da askeri güvenlik tehdidi olmadığını görebilmekteyiz. Öncelikle söz konusu terör yapılanmasının özellikle ABD desteği ile elde ettiği askeri kapasitenin Türkiye açısından temel bir güvenlik tehdidi olduğu yadsınamaz. Fakat buna ek olarak, Türkiye'nin sınırlarının hemen ötesinde, kendi sınırları içinde varlık gösteren PKK terör örgütü ile doğrudan ideolojik ve organizasyonel bağa sahip olan bir yapının varlığı ve devletçik oluşturma hedefi Türkiye'nin siyasal güvenliğine yönelik bir tehdit durumundadır. Türkiye'nin siyasal birliğine yönelik bu tehdit Türkiye'ye meydan okuyan bir terör yapılanmasının sınırdaş devletçik haline gelmesi, meşruiyet elde edebilme potansiyeli ile daha ciddi bir problem teşkil edecektir' şeklinde konuştu.'YPG/PYD'nin askeri güvenlik tehdidi niteliği bu tehdidin aynı formda kalacağı anlamına gelmez'Kuzey Suriye'deki terör yapılanmasının Türkiye'de toplumsal güvenliğe tehdit teşkil ettiğini belirten Çağatay Balcı, 'Bölgede etnik milliyetçilik referansı ile terörizm faaliyeti yürüten YPG/PYD varlığı, Türkiye'ye yönelik sızma ve terör eylemi girişimlerini, ülke içerisindeki PKK hücreleri ile işbirliği içinde ayaklanma ve provokasyon denemelerini mümkün kılabilecek, söz konusu terör ihracı olasılığı Türkiye'de ciddi toplumsal krizlere ve kaos ortamlarına yol açabilecektir. Bu durumun kaçınılmaz bir yansıması olarak Türkiye ekonomisi ciddi yaralar alacak ve travmalarla karşı karşıya kalacaktır. Yatırımlara ayrılması gereken kaynaklar güvenlik faaliyetlerine ayrılmak zorunda kalınacak, kaotik durum ticari hayatı temelden etkileyecek ve dış yatırımlar adına 'güvensiz ülke' algısı ortaya çıkabilecektir. Bu aşamada henüz askeri güvenlik tehdidi formundaki YPG/PYD yapısının bölgedeki etkinliğinin kırılması bu tehdidin gelişerek diğer güvenlik alanlarına yansımasının önüne geçecektir. YPG/PYD'nin askeri güvenlik tehdidi niteliği bu tehdidin aynı formda kalacağı anlamına gelmemektedir. Dolayısıyla Türkiye'nin bu yöndeki operasyon ve harekatları esasen bütünsel bir şekilde bu yapıdan kaynaklanabilecek tüm tehditlerin bertarafı anlamına gelmektedir' ifadelerini kullandı.