TSYD, Antalya seminerlerini geleneksel hale getirdi.

Her yıl 5-6 yüz spor gazetecisi seminere katılıyor.

Her biri spor denince haberleriyle anılan isimler.

Saygınlıklarıyla öne çıkanlar.

Yıllardır bu seminerlere katılırım.

Benim için önemi, her geçen yıl biraz daha artıyor.

Bu tür seminerler sadece TSYD ve TGC tarafından düzenlenmemeli.

Her ilde yerel cemiyetler de düzenlemeli.

Biraz olsun toparlanabilme.

Mesleği kavrayabilme.

Gazetecilerle gazeteci geçinenler arasındaki farkın ortaya çıkarılması adına.

Seminer sona erdi.

Antalya'da kalışım 1-2 gün daha sürecek.

Bu süre içerisinde dostlarımı ziyaret etmeye çalışacağım.

İçlerinde çokça Samsunlu var.

Onlarla anılarımızı tazeleyeceğiz.

Kıyaslama da yapacağız.

Hatta onları Samsun'dan koparıp Antalya'ya bağlayan nedenleri görüşeceğiz.

Antalya bir dünya şehri.

Sayısız avantajları var.

Hızlı gelişim yaşıyor.

Buna paralel göç alıyor.

Kent nüfusu da Samsun'un iki katı.

Antalya için gerekli ne ise veriliyor.

Süre belirleyip hizmetler sunuluyor.

Antalya için ne istenirse, kısacası 'hay hay' deniyor.

Şüphesiz biz bu avantajlardan yoksunuz.

Her istediğimize de 'evet' dendiği yok.

Bir istek için bin kez yalvartılıyoruz.

Halbuki Samsun Karadeniz'in merkezi.

Göç veren değil, göç alan hale getirilmesi gerekir.

Getirebilmenin yolu istihdamın sağlanması.

Tercih edilir hale getirilmesi.

Arzulanan hizmetlerin sunulması.

Şimdilik bu yönde arzulanan durumda değiliz.

Gelecekte ne olur, bilinmez.

Bence bilinmesi gereken Samsun'un gelişimini hızlandırmak.

Hızlandırmak için istemek.

Koparmak.

En önemlisi de belirlenecek süreler içerisinde gerçekleştirmek.

Olur mu?

Gelecekte.

Nasıl olsa gelecek de bir gün gelecek.

Haydi hayırlısı…