Samsun da iki gazeteciler
cemiyetinin birleşmesi için
süregelen çalışmalara
son nokta konulduğunda
oradaydım. Islak imzalı protokol metninin
aslının bende kalmasını
isteyen
Samsun 19 Mayıs Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mahmut Erdoğan,
Samsun Gazeteciler Cemiyeti
Başkanı Mehmet Yazıcı
kardeşlerime ve başkan vekilleri Yusuf Ziya Çakır ile Serdar İpek e güvenleri nedeniyle
teşekkür ediyorum...
Egolardan uzak kalarak,
mesleğin onurunu yükseltmek
için verdikleri
çabalar nedeniyle, bu kardeşlerimin
Samsun basın tarihinde
hak ettikleri yeri alacaklarına da
inanıyorum...
Birçok gazetecinin 21 yıl önce
yaşananları hatırladığını sanmıyorum...
O yıllarda, Samsun da 4-5 gazeteciler cemiyeti vardı. Sadece 3 ünün
adı biliniyordu. Rahmetli Vali Şinasi Kuş un
girişimleriyle birleştik. Her şey güllük gülistanlık değildi. Mesela,
Samsun Gazeteciler Cemiyeti nin o zamanki başkanı Hazım Topkara,
birleşmeye karşıydı. Taner Hazinedar, ağırlığını koydu ve birleşme protokolünün
imzalanmasını sağladı. Onun rolünü unutamam. İsmet Hatipoğlu, Nazif Demirel, Bahri Altay, Adem Bilir, Ferruh Çetin, Necdet Şensoy, Bayram Erol, Doğan Kaynar, Ahmet Demirel, Ali Orhan, Necmi Hatipoğlu, Okan Aralan, Yusuf Ziya Çakır, Mehmet Hazinedar, Arif Hazinedar, Ahmet Şensoy, Adnan Şensoy, Ayhan Şensoy ve Erhan Şensoy, Cengiz Altay, İsmail Başaran, Erdal Nural, Yunus Kılıç, Avni Demir, Davut Aktaş, Serdar İpek, Ragıp Göker, Salim Sürmeli, Yener Cabbar, Sadettin Güneş, Hamza Türkpençe ve daha nicelerinin verdikleri mücadeleyi de...
Üye tespitlerini yaptık ve Samsun 19 Mayıs Gazeteciler Cemiyeti
çatısı altında birleştik...
Aslında, birleşme isteği genç gazetecilerin
en büyük dileğiydi; ama
büyüklerin kendi aralarında geçmişten gelen birtakım
sıkıntıları vardı...
Yani, bu birleşme öyle kolay olmadı...
Ortak bir yönetim kurulu listesi yaptık...
1994 yılının mayıs ayında
DSİ Salonu ndaki ilk genel kurulda,
Samsun Gazeteciler Cemiyeti ve Orta Karadeniz Gazeteciler Cemiyeti üyeleri
divana Adayımız Necdet Uzun diye yazılı önerge verince,
salonu terk ettim. Çünkü, ben Ferruh Çetin i
destekliyordum...
Arkamdan salon boşalmıştı. Koluma giren arkadaşlar,
beni havalarda salona soktu. Rahmetli İrfan Yankutan, Divan Başkanı idi ve oy pusulasını getirmem
için 5 dakika süre verdi. Bu süre içinde fotokopi bile çektirmek mümkün değildi.
Arkadaşlar çareyi bulmuştu. Gazete kağıdının boşlukları, bloknotlar ve kartvizitlere
adımı yazarak oy pusulası yapmışlardı...
Oylama öncesi hiç kimseye bana oy verin demedim ve oturduğum yerden de hiç kalkmadım. Sonunda, üç adaydan daha çok oy alarak
başkan seçildim...
İşte o birliktelikle çok güzel işlere imza attık...
Basın camiasında farklı anılan Samsun,
adeta kabuk değiştirmiş,
bütün Türkiye de
örnek gösterilir olmuştu...
O günleri yaşayan
biri olarak, bugünkü birleşme kararının
taşıdığı anlamı bilirim...
Bu süreçte de hiçbir beklentim yok. Zaten, birleşme sürecini
takip etme sorumluluğunu da
bu gerekçeyle kabul ettim. İki başkan, Bize ağabeylik yap deyince,
hayır diyemezdim...
Biliyorum; bu oluşum bazılarının
hoşuna gitmeyecek...
Sevgisizlik ve saygısızlığın
hüküm sürdüğü puslu ortamdan
nemalananlar,
bu birleşmeyi küçümseyecek ama
mesleğin onurunu taşıyanların
sayısının bu tiplerden
çok daha fazla
olduğunu da biliyorum...
Büyüğün küçüğünü sevdiği, küçüğün büyüğünü saydığı,
paylaşma ve dayanışmanın
en güzel örneklerinin verildiği,
acıların ve sevinçlerin
paylaşıldığı ve hiçbir arkadaşın
ötekileştirilmediği
bir cemiyeti özlemek;
bu mesleğe 40 yılını vermiş
biri olarak hakkım değil mi?..
Bu kararı verirken;
egolarını değil,
camiayı düşünen
iki cemiyetin başkanı ve yöneticilerini
kutluyor; Hayırlı olsun diyorum...
Birlikten kuvvet doğar!..