Dünkü yazımızda emekli asker merhum Akyavaş'ın hatıratından alıntılar yapmıştık. Bugün de izninizle devam edeceğiz.

Amacımız 'EVET' ya da 'HAYIR' kampanyalarına katkı sağlamaktan çok, karar vermemizde etkili olması gereken ölçülere bir nebzecik olsun projektör tutmaktır.

Merhum Akyavaş Hatırat'ındaki yazısına şöyle devam ediyor:

'İttihatçıların önünü ardını düşünmeden tepetaklak atıldıkları Birinci Cihan Harbi'nin ilan olunduğu gün Şam'da Merce Meydanı'nda harbe girişimizi meşrulaştıran fetvalar okunuyordu.

Sarıklı, sakallı, Şamlı bir hocaefendi yüksek bir masanın üstünde gür bir sesle Arapça bir şeyler okuyup okuyup peşinden ve kemal-i ihtişamla ve ayını çatlata çatlata bir (Naam) bastırıyordu. Yani, evet.

Hocaefendinin sıraladığı bu evetler altı yüz senelik imparatorluğu künfeyekün etmişti. Hayır demesini bilseydi, hiç değilse meselenin yarısı o gün hallolunurdu da memleketin ümid-i istikbali milyonlarca genç mahvolup gitmezdi.'

Burada bir ara cümlesi koyarak devam etmek istiyoruz: Bazı yerlerde 'evet veya hayır' kelimeleri yeni bir tarih yazabilecek kadar önemlidir.

Ve devam ediyoruz merhum Akyavaş'ın cümleleriyle:

'Hiç sevmediğim şey müstenkif kalmaktır. İstinkafın lügat manası, bir şeyden yüz çevirmek, elini eteğini çekip bir köşede oturmak demekse de, siyasi manası ben renksiz bir adamım veyahut filan veya falan meselede fikir beyan edemeyecek derecede kafa sermayem az veya hiç yok demektir.

Kişi kendi anlayışına, kendi imanına ve beğenişine göre evet veya hayır diyebilmek cesaretini gösterebilmelidir. Yerinde bir evet veya hayır demesini bilen insan, işte gerçek aydındır. Medeni cesaret sahibidir.

Yerinde bir evet veya hayırın kıymeti ölçülemez. Sırasında söylenmiş bir evet veya hayır bir milletin mukadderatını değiştirir.

Ülkeler kazandırır veya ülkelerin elden çıkmasına sebep olur.' (C.2/278).

İşte 'evet veya hayır' sözlerinin önemi ve sorumluluğu budur.

Gerek oy kullanılırken ve gerekse bu tür oylamalar yapılırken mümkün olduğu kadar dünyevi ve uhrevi sorumluluğumuza dikkat edilmesinin gereğine inanıyoruz.

Hiç kimseye dayatmıyoruz. Yazdıklarımızı din olarak da takdim etmiyoruz. Bu ülkenin Müslüman vatandaşı olarak vahyi başat değer kabul ederek düşüncelerimizi seslendiriyoruz ve seslendireceğiz.

Niçin vahyi esas almak zorundayız?

Bunun da cevabını verme umuduyla selam ve sevgiler…