'Komünizm gelecekse onu da biz getiririz, size ne oluyor?' diyen Ankara eski valisi Tandoğan'ı bilmeyenimiz var mıdır?

Adına cumhuriyet ve demokrasi dememize rağmen biz bu cumhuriyeti ve demokrasiyi yaşamadık ve yaşayamıyoruz.

Cumhuriyeti kuran kadrolar da bu kavramları kendi aralarında yaşayamadılar ve Cumhuriyet sonrası ömürlerini birilerinden kendilerini beklemekle geçirmişlerdir.

Cumhuriyet sonrasında oluşan oligarşik bir grup cumhuriyet öncesi ayan ve eşrafı aratmışlardır.

Her on yılda bir kendilerine özgü askeri restorasyonla dikte ettikleri anayasayı bir tabu gibi bu ülkenin yaşlısına da gencine de kabul ettirmişlerdir.

Şimdi gençler, ' sadece siz isteyip yapamazsınız, biz de ister ve yaparız' diyerek yeni anayasa isteklerini seslendirmektedir.

Bu durum fevkalade önemlidir.

Ama neyi isteyeceğiz?

Önce 'olmazsa olmazlarımız' olmalıdır.

Çağdaş devletlerin anayasalarından yararlanabiliriz ama, 'bizler biz 'olabilmemiz için kendimizin de tarihimize, örf, adet ve geleneklerimiz ile birlikte sahip olduğumuz inancımızın referanslarına da dikkat etmemiz gerekir.

Örneğin; ABD'nin Anayasa'sında , ' Kongre, dini bir kuruma ilişkin veya serbest ibadeti yasaklayan; ya da ifade özgürlüğünü, basın özgürlüğünü kısıtlayan; ya da halkın sükûnet içinde toplanma ve şikayete neden olan bir halin düzeltilmesi için hükümetten talepte bulunma hakkını kısıtlayan herhangi bir yasa yapmayacaktır.' İfadesi yer almaktadır.

Bu maddenin yorumuna baktığımızda bizim tarihi referanslarımızla çeliştiğini görmekteyiz. Bunun gayet normal olduğunu düşünmeliyiz. Nedeni ise, bu anayasanın Hristiyan toplumun taleplerine cevap vermesi için hazırlanmış olmasıdır.

Gençlerimiz, ülke nüfusunun % 99' unun Müslüman olduğunu bilmektedir. Yapılacak anayasanın Müslümanların toplumsal taleplerine cevap vermemesi durumunda kalıcı olamayacağını bilmelidirler.