Korona virüsü "İnşallah bize gelmez" dilekleri arasında sızıverdi ülkemize.
Virüsün tek belirtisinin 'ateş' olduğunu düşünerek havaalanlarına termal kameralarla önlem almaya çalıştık.
Uçağa binmeden önce virüsü kapanların olabileceğini geç anladık...
Umreden gelenlere "Kutsal mekanda virüs olur mu?" diye evlerine öperek uğurladık...
Sonra uyandık ama 15 bine yakınının karantinasız uğurlandığını sonra anladık...
"Bu kriz bize de mutlaka girecek" diyemedik...
Salgın için gereken tıbbi denetimi yapamadık...
Sonra yumurta kapıya dayanınca...
Fırsatçıların vicdanına (!) kaldık!
***
En basiti...
Pazarda yüzde 35 olan enflasyonu yüzde 10 ilan ederek...
Ülkede 'güven' unsurunu öyle bir örseledik ki...
Şimdi açıklanan rakamlara ülkenin yarısı inanmıyor...
Ülkenin geleceğini öyle bir yedik ki...
Şimdi bırakın geleceği bu günü kurtarmak için kaynak bulamıyoruz...
Ülkede milyonlarca kişinin gerekli gıdayı alamadığını iktidara kabul ettiren korona virüs...
Kendini insanlığın, uluslarının efendisi zannedenleri öylesine çaresiz bıraktı ki...
Takke düştü, herkesin keli de göründü...
***
Şimdi Korona virüsü karşısında tek umudumuz sağlıkçılar...
90 gün vakit olmasına rağmen 'hele bir gelsin' ile vakit geçirildiğini daha iyi gördük...
Sadece bir koruyucu olan maskeler karaborsaya düştü...
Samsun'da herkes harekete geçti...
Eline makası, çarşıdan bezi alan dikiş makinesinin başına geçip maske dikiyor...
Bu kadar basit...
Ellerde eldiven yok, ağızlarda maske göstermelik...
Kumaşın nereden alındığı...
Mekanın dezenfekte edilip edilmediği...
Bunları sorgulayan da yok, merak eden de...
Uzmanlar ise araştırmaları açıklıyor:
"Korona nedeniyle ölümlerin yaşandığı gemide 17 gün sonra bile korona virüsüne rastlandı"
Yani...
Herkesin kafasına göre ürettiği o maskeler tedbir değil, virüs yayımcısı olabilir...
Denetleyen var mı?
"Siz ne yapıyorsunuz?" diye soran var mı?
Hayrına yapıyorlar, yardımcı olmaya çalışıyorlar ama...
Yine de denetimsizlik, herkesin kafasına göre hayır işlemeye çalışması...
Sorunları da beraberinde getirir, unutmayalım!
***
Belediyeler dersen bir başka facia...
Bazıları denetimsiz el yordamıyla maske üretiminin reklamını yapmaya çalışsa da...
Her gün sokak yıkama, temizlik yapma haberlerini servis ediyorlar...
Korona virüs gelmese, ilçelerimiz mahallelerimiz 'b..k'un içindeymiş yani...
Görevini doğru yapan kurum...
Bu tip durumlarda ortaya çıkıyor...
Demek ki belediyelerimiz şimdiye kadar 'adam gibi' temizlik yapmıyor muş...
Öylesine geçiştiriyormuş...
***
Bir de koordinasyonsuzluk var...
Her belediye kafasına göre takılıyor...
Kendince şeyler yapıyor...
Hele hele bazıları...
'Devlet zaafa düştü, biz kurtarmaya çalışıyoruz' dercesine takılıyor...
Bu şehirde Vali yok mu?
Bu şehirde kriz koordinasyon merkezi yok mu?
Bu şehirde bu tip salgın durumlarında tüm kurumları tek merkezden, iş paylaşımı yapıp, ortak aklı ön plana çıkararak herkesin kafasına göre takılmasını önleyecek bir yönetici yok mu?
Varsa...
Reklam kokan, şov kokan işler yerine...
Samsun'daki kurumların koordinasyonunu yapsa...
Kendimizi daha huzurlu hissedeceğiz!
***
Kamu kurumlarında çalışanlar bir başka korku içinde...
İşi olan olmayan herkes görevde...
Her kurum yöneticisi kafasına göre takılıyor...
İsteyen istediğine izin veriyor, kronik hastalığı bulunan bazı insanlar bile hala çalıştırılıyor...
Yani...
Nereden tutsan elinde kalıyor...
Evet, kararları merkezi hükümet alır, iller uygular...
Ama illerin de kendine has özellikleri vardır ve bunlara oradan müdahale edilir...
İl hıfzıssıhha kurulunda merkezi yönetimin kararlarını yenilemek bu kent için, her kent için yeterli değildir!
Yaşamsal ihtiyaçları gidermek...
Evden çıkamayanlara organize destek sağlamak ve bunu tek elden yapmak...
Her önüne gelenin bu tür organizasyonlara kalkışmasını engellemek bile virüsün yayılma riskini azaltır...
***
Yani...
Bu kentte şu hassas dönemde her kafadan bir ses çıkıyor...
Her önüne gelen 'iyi niyetle' olsa da ortaya çıkıyor...
Gençler taşıyıcı pozisyonunda iken, yetersiz tedbirlerle sokağa salınıyor...
Hassas zamanların hassas yönetimi olur...
Zor zamanlarında zor...
Denizde dalga yokken herkes kaptandır...
Kaptanın kalitesini dalgalar belirler...
Samsun'da kaptan yok mu?
Şuana kadar var gibi göremedim ben.
Ya siz?