Eskiden;
Çember çevrilir, su musluktan içilir, ağaçlara tırmanılırdı. Bebekler bezden, silahlar tahtadan, resimler kömür karasından yapılırdı.
Kızlara ninelerinin, erkeklere dedelerinin isimleri konulur, saatli maarif okunurdu.
Komşuda pişen bize... Bizde pişen komşuya düşerdi.
Geceler ayaz, sokaklar karanlık, yıldızlar parlak olurdu.
Turşu, salça, mantı evde yapılır, karpuz kuyuda soğutulurdu.
Erik ağacının çiçeği, pencere camımıza yaslanır, güz yaprakları bahçemize düşerdi.
Kardan adam yapılır, evlerde soba yakılır, kış gecelerinde masal anlatılırdı.
Merdiven çıkılır, aidat ödenmez, yönetici seçilmezdi. Evler badanalı, sokaklar lambasız, mahalleler bekçili olurdu. Ajans radyodan dinlenir, çizgi roman okunur, defterlere kenar süsü yapılırdı.
Hayat, ‘Arkası Yarın’ gibiydi, kesintisizdi.
Her gün yaşanacak bir şey vardı.
Herkes kendi düşünü kurar, kendi hayatını oynardı.
Şimdi;
Herkes yoğun, yorgun ve tek başına...
Kalabalıklar içinde yalnız.
“Acısıyla tatlısıyla bir yılı daha geride bırakıyoruz “ cümlesi aralık ayının en büyük klişesidir.
Umut fakirin ekmeği ya hani, yeni yıl da umudun büyüdüğü en önemli gerekçe.
Hayat işte.
Oysa kaç defa kurduk bu hayalleri. Kaç defa binlerce beklentiyle “merhaba” dediğimiz yeni yıla rutin nefes alışlarla “hoşça kal” dedik.
2015 farklı mı olacak.
Hayır.
Umut etmekten başka lüksü olmayanların gönüllerine hüzün ekmek değil isteğim.
Sadece yazılanı ve layık görüleni yaşayacağımıza dair ifadeler.
Öyle olmadı mı geride bıraktığımız her yeni yılda.
Yine garibanın sırtına basarak yükselmedi mi birileri.
Tam da bu işte.
Farklı olmayacak.
Yine gün çalışıp gün yiyen var olanla yetinecek. Cepleri her geçen gün daha çok şişenler ise doymak bilmeyecek.
Ülkem yine trafik kazalarında, kadın cinayetlerinde, çalışan çocuk sayısında meydan okuyacak diğer ülkelere.
Yine zenginin malı, fakirin çenesini yoracak.
Gençlerimiz onlarca zehrin, adına teknoloji denilen uyuşukluğun pençesinde kıvranacak.
Bu yıl daha fazla uzaklaşacağız maneviyatımızdan.
Tarihimizi daha hızlı unutacak, birilerinin ekmeğine bir kat daha yağ süreceğiz.
Adına mecburiyet denen saçmalıklardan bitecek sevdalar.
Kadı çeşmesinden su içenler; yine gidecek ve geri dönmeyecek.
Değişmeyecek yani;
Ta ki biz isteyene kadar.
İyi seneler…