Samsun Valisi İbrahim Şahin'in,
"10 Kasımlar, sadece yas günü değil, Atatürk'ün açtığı yolda, gösterdiği hedefte ilerlememizi hatırlatan günler olmalıdır"
açıklaması,
beni
47 yıl öncesine
götürdü...
En küçük kardeşim
10 Kasım günü
dünyaya gelmişti...
Rahmetli babam,
onu 11 Kasım
doğumlu olarak
nüfusa kaydettirdi...
Herkesin matem
içinde olduğu bir ortamda
kızının doğum günü
kutlamasının
doğru olmayacağını düşünmüştü.
Kendisi de 29 Ekim 1924 yılında
dünyaya gelmişti. Dedem onun
adını o yüzden Kemal vermişti. Mustafa Kemal
sevgisi aileden yani...
O yıllarda, 10 Kasımlar
gerçekten de yas tutulan
günlerdi...
12 Eylül ihtilaline kadar
en samimi biçimde
yas tutulan
10 Kasımlar,
yapmacıklığa yerini bırakmıştı...
Konsey, bir yandan "Atatürk" diyor,
diğer yandan da Mustafa Kemal'in
kurumları kapatılıyordu...
Atatürk'le hiç alakası olmayan
şeyler, yine Atatürk üzerinden
gerçekleştirilmeye
çalışılıyordu...
Ve sonraları anlamıştık ki,
bu yolla Atatürk ile milletin
arası açılmak isteniyordu...
Atatürkçülük; okullarda köşe,
meydanlarda heykeldi...
Amerikalıların,
"Bizim çocuklar" dediği adamların,
"Bağımsızlık benim karakterimdir"
diyen Atatürk'ü bize anlatmaya
güçleri yetmezdi...
Atatürkçülüğe gerçek darbeyi
onlar vurdu...
Atatürk, bizim çocukluk
yıllarımızdaki
gibi yas içinde
anılmıyor zaten...
Kısa bir tören hepsi o kadar...
O yüzden Vali Şahin'in dediği gibi
10 Kasımlarda yas tutmaktan daha
çok, Atatürk'ün
gösterdiği
büyük hedeflere
nasıl ulaşabilirizi
konuşmak
daha gerçekçi olacaktır...
"Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir"
sözleri de bu anlamı taşır!..
Ruhun şad olsun, büyük lider!..