Üniversiteye giriş sınavları bu hafta tamamlandı.

Ortaokul son sınıf öğrencileri de okullar kapanmadan, Liselere Giriş Sınavı'na girmiş, sınav sonuçları da seçimlerden sonra açıklanmıştı.

Şimdi tercih zamanı. 'Nitelikli lise' lere başvurular,1 Temmuz'da başlıyor.1milyon öğrencinin tercih edebilecekleri okul kontenjanı 130 bin. Bunun yarısı da meslek liseleri ve imam hatip liselerinden oluşuyor. Yani fen ve sosyal bilimler liselerine, sınava giren öğrencilerden sadece % 5'i girebilecek. Diğer çocuklar, adrese dayalı olarak liselere yerleştirilecek. Veliler ve öğrencilerin en büyük kaygısı, istemedikleri okullara başvurmak zorunda bırakılmak. Böyle bir durumda tek seçenek kalıyor: Özel okullar…Bu imkanı olmayanlar, ne yapacaklar?..

Sınavların adı değişse de, işlevleri değişmiyor. Gerek liselere gerek üniversiteye giriş sınavları, birer sıralama ve eleme sınavıdır. Amaç, diğer adayları geçmektir. Amaç, elemektir. Bu sınavlarda; örneğin, sorulardan yüz üzerinden 50 puan alan, şu okullara yerleştirilecek dense, öğrencilerin çoğu açıkta kalır.

Sınavlar bilgi ve beceriyi ölçmekten çok, adayları seçmeyi ve sıralamayı sağlamaktadır. Bu nedenle, eğitimde nitelik gün geçtikçe düşmektedir.

İki yüzü aşkın devlet ve vakıf üniversitemiz var. Kaçının dünya sıralamasında yeri var?

Öte yandan, geçen yıl üniversite sınavlarına giren 1 milyon 900 bin adayın yarısı tercih yapmamış, yüksek öğrenim kurumlarında 350 bin kişilik kontenjan boş kalmıştı. Çünkü , gençler, okulu bitirdikten sonra işsiz kalmak istemiyorlar. Bu nedenle, işsiz kalmayacakları mesleklerle ilgili alanların dışında tercih yapmak istemiyorlar. Ne olursa olsun, diye girilen okullar da diplomalı işsiz yetiştiriyor ne yazık ki.

Evet, sınavlar bitti ;ama dert bitmedi…

Alpaslan ÇEPNİ