Üç yaşında başlamış Rengin'in mücadelesi!
Altı yıl önce, sekiz yaşında tedavi sürecinde yolu Samsun'a düşmüştü.
Sıradan bir kişilik değil, o dönemlerde lösemili çocuklarla ilgili birçok gözlemde yapmıştı.
Bugünlerin neredeyse genç kızı Rengin Şırnak'ta lösemili çocuklar adına sosyal sorumluluk projelerine imza atanlardan.
Rengin'in lösemili olmadığını söylemeliyim.
Ancak bedeninde yaptığı mücadele ise lösemiden aşağı asla değil.
Akdeniz Anemisi hastalığıyla küçük yaşta tanışmış.
Bu hastalık da en az lösemi kadar hastayı ve aileyi yıllarca yoran bir hastalık.
Lösemi tedavisinde iliğe yüzde yirmi gerek duyulurken, Akdeniz Anemisinde ilik naklinin olmazsa olmazlardan olduğunu ise birçok kesim bilmez.
O halen kendisine uyumlu bir ilik arayışında.
Şırnaklı Rengin'i biz unutmazken, o, ne bizi ne de Samsun'u unuttu.
Halen bizleri memleketlerine davetten geri kalmıyor ailesiyle.
Bana çocuklarımızın gönderdiği çok değerli yazıları sizlerle paylaşıyorum.
Çünkü onların duyguları Samsunluları da yakından ilgilendiriyor.
'Şırnak'tan gelen ses" ne diyormuş bakalım.

'Bu sese kulak ver'

Lösemili çocuk dendiğinde ne geliyor aklınıza.
Hayata karşı 1-0 yenilenler mi?
Sakın bu savaşta sonu hüsranla bitecek hikayeler gelmesin aklınıza.
Evet, lösemi dendiğinde korku ve tedirginlik bünyeyi sarıyor.
Halbuki lösemiyi yenen sayısız çocuk var.
Örneğin ben lösemili değil, Talasemi majör (Akdeniz Anemisi) hastasıyım. Bizim hastalığımızda da lösemi gibi ilik nakli tedavinin önemli parçası.
Bende iki kere ilik nakli oldum, ilik uyum sağlamadı.
Hastalık sürecim devam ediyor ama umutlarımı yitirmedim.
Bir çocuğun hastalığı yenebilmek için sadece ilaca ve doktora ihtiyacı yoktur.
Moral ve şefkat onların vazgeçilmez ilaçlarıdır.
Alacağımız moral ile günlerce, hatta yıllarca hastalıkla savaşırız.
Samsun'da yıllar önce bunu gördük. Bu anlamda LÖSAM Derneği ve Samsun'da yaşayan güzel kalpli insanları unutmamız mümkün değil.
Mücadeleyi bedenen biz yapsak da herkes mücadeleye ortak olmalı.
Toplum olarak mücadelenin içinde olmamız gerektiğini biliriz de…
Birçok konuda kendimizi saha dışında bıraktığımızın farkına varamayız.
Bedenimizdeki katkıları paylaşmakta biraz duyarsız mıyız demek geliyor içimden.
Kan, trombosit ve yıllarca bedenlerde saklı tutulan ilikler…
Dünyada ilik bekleyen benim gibi belki de milyonlarca çocuk varken.
Lütfen, ama lütfen sende 'Bu sese kulak ver!'
Kızılay'a üç tüp kan vererek donör ol.
Rengin Uğurlu