Diyanet İşleri Başkanlığı, bir Cumhuriyet kurumudur.

Osmanlı'dan devralınmış Şeriye ve Evkaf Bakanlığı kaldırılınca yerine Vakıflar Genel Md. ile Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur.

Laikliği okul kitaplarımızda 'din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması' şeklinde tanımlasak bile bu konuda dini ve din teşkilatını devletin emrine vermekten kendimizi alamadık.

Diyanet'in 1965 yılında çıkarılmış 633 sayılı ,'kuruluş ve görevleriyle 'ilgili yasa gereği görevi İslamın ahlak ve inanç bazında halkı aydınlatmaktır.

Oysa İslam, sadece bunlardan ibaret değildir.

Şimdiye kadar hiçbir Diyanet İşleri Başkanı bu açık tahrifata karşı çıkamamıştır.

Bu anlayış açık ve net bir şekilde doğrudan İslamı tahriftir.

Sayın Görmez dahil bunun cevabını kim verecektir?

İşte bu Yeni Türkiye'de bunu düzeltecek, en azından yasaya sırtını dayamış bu tahrifata karşı çıkacak ve halkı aydınlatacak bir 'Başkan'a ihtiyaç vardır.

Diyanet İşleri Başkanlığı sırası gelince trafik haftası için hutbe okutmuş ama, Türkiye'de ve dünyada meydana gelmiş din algısı değişikliklerine ve yıkıcı oluşumlara karşı cami cemaatini ve kamuoyunu yeterince aydınlatamamıştır.

Daha doğrusu Diyanet, Türkiye'yi ve dünyayı iyi okuyup kendi halkına tercüme edememiştir.

Diyanet, İslam dışı dini cemaat oluşumlarına personeli ile su taşımış, maaşını verdiği personeline davasını benimsetememiştir.

Cumhuriyet dönemi Türkiye'sinin İslamlaşmasının omurgasını, tasavvufa dayalı ya da en azından ondan esinlenen bir anlayış oluşturmuştur. Bu durum Türkiye'nin gerçeğidir.

Gerek cemaatlerin misyon eksenlerindeki kaymaları ve gerekse bazı tasavvuf gruplarındaki yozlaşmaları göremeyen Diyanet'in sorumluluğu büyüktür.

Diyanet'in kuruluş ve görevleriyle ilgili yasadan işe başlayacak genç, dinamik, dünyayı ve İslam dünyasını tanıyan alenen ehl-i sünneti savunabilecek yeterliliğe sahip, güçlü kişilikli bir Diyanet İşleri Başkanı'na ihtiyaç vardır. Yeni Türkiye'ye yeni zihniyetli Başkan dileğiyle selam ve sevgiler…