Bizleri gördüğün andan itibaren, ne güzel sözler söyledin.
Dillerinden ne güzel dualar döküldü. Bizleri öyle mutlu ettin ki...
Seninle birlikteyken, tüm yorgunlukları unuttuk; insan olmanın, paylaşmanın, yardımlaşmanın ne yüce bir duygu olduğunu bir kez daha yüreğimizde hissettik.
"Allahım sana da sağlıklı ömürler versin, senin de tüm dileklerin gerçek olsun."
Yaptıklarımızı anlatırken hemen gösterdin tebessümlerini.
Gönlünü fethederken güzel sözlerinle bir yıldız gibi gönlümüze aktın.
'Ah benim güzel teyzem' seninle tanışmış olmak ne kadar güzel bir duygu.
Aileleri Evde Ziyaret ve Kardeşlik Projesi'nin mutluluk veren pozitif tabloları bunlar.
Karşındakini mutlu ederken, benzer mutluluğu karşıdan alabilmek.
Başlatmış olduğumuz mücadelede hedeflediğimiz amaçların gerçekleştiğini görmekle seviniyoruz; ümitlerimiz, heyecanımız artıyor.
Lösemi hastası torununun hasretine dayanamayıp, Samsun'a kopup gelmişti Gölköylü teyzem.
Tuana'nın lösemiye yakalanmasıyla çok telaşlanmıştı. Aylar öncesi başlayan tedavilerde, köye kendisine ulaştırılan haberlerle mutlu olmaya çalışırken, içi içine sığmadığı günler olmuş.
Ev ziyaretimizde ağzından bal akıyordu sanki.
Bir çocuğun sevincinden farkı yok teyzemizin mutluluğunun.
Yaşı biraz ilerlemiş olanları biliriz; evlerinden başka yerde rahat edemezler. Aslında hepimiz öyleyizdir ama bu duygu dedelerimizde ninelerimizde daha yoğundur. Evlerindeki bir kilim, bir yastık onların rahatlığı için yeterlidir.
Bir de torunlar vardır ki; onlar için paha biçilemez varlıklardır. Torunların mutluluğu kendi mutluluklarından çok önce gelir, torununu görmeden, sağlık haberini almadan huzur bulmazlar.
"Torun sevgisi, evlattan daha ileridedir." derler ya...
Saçının teline gelecek her türlü zarardan korkup, kol kanat olamadığı yerde dualarıyla onları korumaya çalışırlar. O sevgi, yılları arkasına alan, sınırlı ömürlerinde tutunabildikleri tek daldır.
İşte böyle bir insan Gölköylü teyzemiz.
Samsun'daki torununun bir an önce sağlığına kavuşması tek dileği. Süreçteki sıkıntıları kendisine göre yorumluyor, söylenen her söze kulak misafiri olup mutlu olmak istiyordu.
Tanışmamızda hüzün ve sevinç biraradaydı. Sevinirken bir an içi burkulan teyzemiz, "Sizleri çok iyi anlıyorum." dedi; ne demek istediğini az sonra anlattıklarıyla öğrendik, üzüldük...
Otuz yaşındaki oğlu, beyin tümörü teşhisiyle başladığı altı yıllık mücadelesine dört yıl önce yenik düşmüştü. 'Allah kimseye evlat acısı vermesin. Yaşadığınız acıya rağmen insanları bu evlere taşıyorsunuz, ne güzel" dedi.
"Biz bu mücadeleyle ayakta duruyoruz teyzem." dedik.
Üzüntüsü mutluluğa dönüştüğünde öpmek istediğimiz elini öptürmedi.
Yanaklarımızdan öperek, "Allah sizlere sağlık versin çocuklarım." dedi.
İçindeki sevinç gözyaşlarını hissettik sohbetimizin devamında.
"Hasta insanları yalnız bırakmıyorsunuz, Allah sizlerden razı olsun" dedi. Bir ziyaretimizden daha mutlu, umutlu ayrılıyor olmanın huzurunu hissettik gönlümüzde...
Gönül... Sayfalar yazılabilir bu kelimeyle ilgili.
Gönüllere köprü olmaya devam...