İYİ Parti'nin Büyükşehir Belediye Başkan adayı olacağı konuşulan Hayati Tekin, annemin teyzesinin oğludur. Yakın akraba yani... Lakin işin doğrusu onunla ilişkimiz akraba ya da siyasetçi ilişkisinden öte, abi - kardeş gibidir.

Hayati Tekin'in annesi, rahmetli Cemile Teyze'nin Çırakman'da köy meydanına bakan küçücük bir bakkalı vardı. Çocukluğumuzda her gün mutlaka oraya uğrardık. Kadıncağız da "püsküütlü lokum" ikram etmeden bizi göndermezdi. Babasını çok küçük yaşta kaybeden Hayati Tekin, o köy bakkalından kazanılan üç beş kuruşla okuyup mimar oldu. Cemile Teyze vefat ettiğinde ilk koşup acısını paylaşanlardan birisi de bendim. Yıllar evvel babam vefat ettiğinde de yanı başımda ailece onları bulmuştum.

Hayati Abi -ben ona öyle derim- Millet İttifakının Büyükşehir adayı olacak gibi görünüyor. Henüz bir kaç ay evvel ben de aynı ittifaktan milletvekili adayı olduğum için ister istemez bir yakın akrabanın siyasi peşreve çıkması bizim günlük hayatımızı da etkiliyor tabii.

Nasıl derseniz, mesela dün akşam Çırakman'dan gelen eş dostla muhabbet ederken neredeyse tek konuşulan konu buydu. Kazanır mı, kazanamaz mı diye tahminler gırla giderken bir kenarda Kuran okuyan annem "Mariii!" deyiverdi. "Hayati'nin kızancıkları daha yeni Ankara'daki okula alışmışlardı, şimdi tekrar Samsun'daki okula mı yazılcaklar?"

İşin doğrusu, 24 Haziran seçimlerinden sonra siyasete tövbe etmiştim. Haklıydım da... "Senden görev bekliyoruz" diyenler, milletvekili listelerine son şekil verilirken sözlerini unutuvermişti. Üstüne üstlük, seçim çalışmalarının başladığı günlerde yaşanan talihsiz trafik kazası, adaylarımızdan İbrahim Özyer abimizi aramızdan almış, il başkanımız Ömer Süslü ve diğer bir milletvekili adayımız Önder Fatih Şenol'u seçim çalışmalarından alıkoymuş, teşkilatı maddi - manevi yıpratmıştı. Henüz yeni kurulmuş bir siyasi partinin bin bir güçlükle yürüttüğü seçim kampanyasında mutsuz, umutsuz görev yapmak, beni siyasetten alabildiğine soğutmuştu.

MHP eski il başkanı Şaban Kılıç ağabeye, "bu seçimden sonra siyaset düşünmüyorum" dediğimde "Sen bırakmak istesen de siyaset seni bırakmaz!" diyerek çelebice gülmüştü.

Meğer haklıymış... Siz ne kadar uzak durmak isterseniz isteyin, bir defa bulaştınız mı siyaset denen doksan dokuz kollu ahtapot ne yapıp edip sizi bırakmıyormuş!

Hayati Tekin'in adaylığından sonra 31 Mart günü sandıklar açılıp sonuç açıklanıncaya kadar hiç evden çıkmasam... Sadece kitap yazıp çoluk çocukla ilgilensem, seçime hiç bulaşmasam bile ahali beni onun kaderiyle birlikte konumlandıracak.

Hay bin kunduz!

Bir yanda İbrahim Tatlıses'in davudi sesi, "Bir yemin ettim ki dönemem!" diye kulaklarımı çınlatıyor.

Öbür yanda "Yeminimi bozdum!" diye haykıran Cüneyt Arkın!

Ne yapsam bilemedim... Tecrübeli bir siyasetçiye danışsam mı acaba? Diğer aday Mustafa Demir'e soramayacağıma göre... Aklıma öteki Çırakmanlı Ahmet Demircan geliyor ama...

Neyse, neyse...

SOSYAL MEDYA HASTALIĞINDAN FAYDALANMA SANATI

Eskiden "televizyon seyretmek zararlıdır" denildiğinde "iyi ama belgesel kanallarını seyrediyorum" cevabı verilirdi. Bir tür beyaz yalan anlayacağınız...

Şimdilerde televizyon hastalığı yerini sosyal medya müptelalığına bıraktı. Ben de bu salgından muzdarip bir kul olarak evde eşim Melek Hanım'dan sürekli tenkit işitiyorum. Allah'tan sosyal medyada pırlanta gibi parıldayan hesaplar var da "bak ben bu değerli isimleri takip etmek için sosyal medyadan istifade ediyorum." diyerek tam siper savunmaya geçebiliyorum.

Gelin size bu hesaplardan bahsedeyim de sizler de sosyal medya hastalığından yararlanmaya bakın:

BEKİR ŞİŞMAN: Milliyetçilik ve muhafazakarlığın, maneviyat, ahlak, dava, ülkü, zarafet, dürüstlük ve ilim gibi değerlerle içinin doldurulması gerektiğine iman etmek için Bekir Hocanın hesabını mutlaka her gün ziyaret ediniz. Ama baştan söyleyelim. Slogan içeren ideolojik söylemlere pirim veriyorsanız, onun tarzından biraz sıkılabilirsiniz.

HARUN ÇELİK: Edebiyat ve kitap dünyasının sıcak atmosferinden iki nefes çekmek isterseniz doğru adrestesiniz. Barış, kardeşlik, birlik gibi kavramlar size göreyse... Siyasi takıntılarınız yoksa... Hem Filistin hem de Atatürk diyebiliyorsanız... Harun Çelik'i ekleyiniz. Yalnız futboldan nefret ediyorsanız ve "Size her yer Trabzon" değilse, uzun lafın kısası aşırı dozda Trabzonspor tarafgirliğine maruz kalmaya hazır değilseniz o zaman başka!

RECEP YILMAZ: Bu coğrafyada geçmişten bu yana yaşamış kültür ve medeniyetlerin izlerini takip etmek için müthiş bir sayfa! Tarih denen deryayı, sıkıcı kitap sayfalarından çıkarıp aile fotoğraflarına, sofra kültürüne, mimari varlıklara açan özgün ve barışçı bir bakış açısı yakalamanız için Recep Abiyi izlemekte yarar var. Uyarı: Milliyetçilikle faşizmi karıştıranlardansanız, rakı sofrasını görünce dinden çıkmaktan endişeniz varsa bu hesap size göre değil...

NEVAL KONUK: Balkan tarihine, kültürüne, sanatına, mimarisine ilginiz varsa tam size göre! Akademik bakışı popüler kültür içinde yoğurabilen çok önemli bir kaynak... Üstelik birbirinden kaliteli arkadaşları, sıcacık yuvası, Türk kahvesi kokan paylaşımlarıyla ışıldayan bir sosyal medya sayfası... Ve fakat... Bilim dışı paylaşımlarınızın kibarca zılgıtlanması olasılığı var, bilir bilmez yorum yapmayın!

METE AKSOY: Popüler milliyetçilik, tarihteki esrarengiz olaylar, çarpıcı kitaplar, ezber bozan karikatürler ve tarihi TV dizileri hakkında paylaşımlar içeren bir sayfa! Her okuduğunuzda "acaba, hmmm, yaaa!" demekten kendinizi alamayacağınız içeriklerle dolu... Ama dikkat: Eleştirmeye kalkmayın, Mete Aksoy'un yarı şaka yarı ciddi sizi "köylü" ve "cahil" ilan etme potansiyeli her zaman var. Neme lazım, bulaşmayın.

ZİHNİ ŞAHİN: Bir büyükşehir belediye başkanının sıcak, sempatik ve kucaklayıcı paylaşımlar yapabildiğine tanık olmaya hazır olun. Elinde şemsiye tutan bir Büyükşehir Belediye Başkanı fotoğrafı görmek sizi şaşırtmasın mesela. Sanki Belediye reisliğinden çok babacan sınıf öğretmeni edalarında bakışlar, yapmacıklıktan uzak gülücükler, poz vermeyen bir siyasetçi... Arada bir kendi partisiyle ilgili siyasi mesajlar veriyor, ama bunlar da olmasa bir politikacıdan ziyade sosyal medyayı seven bir aile büyüğü havasında!