Dünyaya nur, alemlere rahmet nur çocuk doğuyor.

Şair; “Var olmaya sebep, aleme rahmet,

Son Peygamber doğdu ismi Muhammed.

Mekke’de doğan bu nura ve günbeşe, dedesi Abdülmuttalib’in onayıyla annesinin gördüğü rüyaya uyularak “MUHAMMED” adı verildi.

Bu nur çocuğun “MUHAMMED” adı Kur’an-ı Kerim’de dört yerde geçmektedir.

Bu tarih Miladi 571 yılının 20 Nisan’ın karşılığıdır.

O’nun doğduğu sabah, sabahların en güzeli ve ışıklısıdır.

Doğum sırasında annesinin yanında bulunan Fatıma’nın, “ o gece evin nurla dolduğunu, yıldızların ise üzerlerine dökülecekmiş gibi sarktıklarını” söyler.

Nur çocuğun ebesi ŞİF HATUN, süt annesi ise HALİME’dir.

Dünyayı kaplamış zifiri karanlığı aydınlatacak güneş Mekke’de doğunca, dünyanın bazı yerlerinde mücizelere tanık olundu:

Medayin’deki Kisra Sarayı’ndan on dört Burç çatırdayarak yıkıldı.

Kabe’nin içine doldurulmuş putların pek çoğu başaşağı yıkıldı.

İstahrabat’ta bin seneden beri yanmakta olan Mecusilerin kocaman ateş yığınları bir anda sönüverdi.

Save Gölü bir anda kuruyuverdi.

Semave vadisi taşan seller altında kalıp suya garkoldu.

Gök kubbeden salkım salkım yıldızlar döküldü.

Ve dünya adeta O’nu bekleme nöbetine durmuştu.

Şairin ifadesiyle;“Çarşıda- pazarda güven isteyen, / İnşallah demiş ki SENİ beklerler.

Kuma gömülürken günahsız kızlar, / Eyvallah, demiş ki SENİ BEKLERLER.

Köleler, fakirler, dullar, yetimler, / Gör Allah demiş ki, SENİ BEKLERLER.

Hamd Allah’a , Salat ve Selam O’nadır…