Biz deyince Müslümanları kastediyoruz.

'Bizim gibi inanmayanlar ve düşünmeyenler' İslami inanca ve düşünüşe sahip olmayanlar demektir.

Müslümanlar olarak Türkiye'de hemen hemen hayatın her alanında boy gösterdik.

Diyanette, ekonomide, eğitimde, siyasette, bürokraside, ekonomide, özetle ifade edersek hayatın her alanındaki görevlerin gerek atama ve gerekse seçilmiş olarak en üst noktasına geldik.

Her konuda bir sınavdan geçtik.

Bizim gibi inanmayanlara gösterdiğimiz hoşgörüyü, bizim gibi inanıp da bizim gibi düşünmeyenlere göstermedik.

Konuya gerek Kur'an-ı Kerim ve gerekse mezhep imamlarımız açısından yaklaştığımızda hiçbirinin yanında durmadığımızı gördük.

'Müslümanlar iman edenlere karşı merhametli, inanmayanlara karşı da sert olurlar' ilahi sözü askıya alınarak gerek fert ve gerekse devlet bazında tam tersini yaptık.

Eylem atlasımıza baktığımızda şefkat ve merhamet çizgilerimiz bu doğrunun yanından hiç geçmediğine tanık olduk.

Bu konuda Şafii ve Hanefi alimlerinden bir örnek vermek istiyoruz:

Kur'an-ı Kerim'de 'Besmele' hakkında Şafiilerin, 'besmele Kur'andan ve başında bulunduğu suredendir' ifadelerine karşı Hanefiler ise, 'besmele Kur'andandır fakat başında bulunduğu sureden değildir' şeklinde görüş sahibidirler.

Aralarında bu kadar anlaşmazlık olmasına rağmen, birbirlerinin görüşlerini eleştirirlerken birbirlerine, 'Allah merhamet etsin' dualarıyla sözlerine yada iddialarına başlamışlardır.

Peki, biz ne yapıyoruz?

Biz de söverek ve hakaret ederek eleştirmeye başlıyoruz.

Siyasetçimiz öyle, yazarımız öyle, aydınımız ve din alimimiz öyle.

Bizim, bizden olmayanlarımıza karşı farkımız ne? Biz kimiz, kim adına hareket ediyoruz?

Rakibinin mukallidi biz Müslümanlar nereye?

Selam ve sevgi ile…