Korkuyla büyüttüler bizi, korkuyla terbiye ettiler, korkuyla hizaya soktular. Önce babamızla korkuttular. “Baban gelir şimdi!” Benim neslimin duyduğu ilk tehdit, bu cümleyle başlardı. Biraz daha büyüyünce baba korkumuzun yanına bu sefer de öğretmen korkusu eklendi. O en çok sevmemiz gerekirken; en çok korktuğumuz güç timsali babamız bizi öteki güç sahibine “Eti senin kemiği benim” diye teslim etti. Biz bir korkunun kucağından bir başka korkunun kucağına savrulduk.

Gençlik yıllarımız ayrı bir korkuyla geçti. O korku, sevdiğimizi alamama ya da sevdiğimize varamama korkusu. Sevdiğini almak erkeklerin hakkıydı sevdiğine varmak ise kızların görevi. Orada bile akıl ve adalet yoktu, hak erkeklerin görev kızlarındı. Erkekler alamamaktan, kızlar ise varamamaktan, sevdiğine bir tebessüm göndermekte ağabeylerinden mahallenin bıçkınlarına, annelerinden hanım teyzelerine kadar hemen herkesten korkarlardı. Korku, sevginin üstüne bir heyula misali çöreklenmişti.

Komutan korkusu erkeklere hastı, şef, müdür ve patron korkusu ise iki cinse de şamildi. İşten atılmak korkusu korkuların en koyusuydu galiba. İşi kaybetmek, aşı kaybetmek! Sonunda yuvanın dağılması endişesi ya da daha net bir ifadeyle eşi kaybetme endişesi. Korku kaderimiz miydi?

Vazgeçtim, bunlar ufak korkular asıl korkunun yanında. Allah korkusu var bir de. Korkulması gerek elbet. Ama bize sadece korkusunu verdiler Allah’ın, sevgisini anlatmadılar, anlatamadılar. Bilmediklerinden mi yoksa korkunun her şeyi halledeceğini düşündüklerinden mi? O her şeyi sevgi üzerine kurmamış mıydı? Kainatı “Habibinin sevgisi” sebebiyle yaratmamış mıydı?

Şimdilerde bir de bölünme korkusu peyda oldu hayatımızda. İktidar da aynı korkuyu besliyor muhalefet de. Düne kadar muhalefet “Başkanlık gelirse bölünürüz” diyordu, dünden itibaren iktidar da aynı kulvarda koşmaya başladı. Başbakan Binali Yıldırım “Asıl başkanlık gelmezse bölünürüz” dedi.

Korku tünelinden çıkıp da sorunlarımızı aklın aydınlığında konuşmaya ne zaman başlayacağız? Ve korkutarak teslim almak yerine sevdirerek yoldaş yapmanın hazzını ne zaman tadacağız? Sevdirmek korkutmaktan daha zordur ama sevmek korkmaktan çok daha güzeldir ve insan onuruna çok daha yakışandır.