Türkiye üzerinde operasyon düşünenlerin aksine kendi içinden bir dönüşümle farklı mecralara doğru yol alan yeni fay alanları ortaya çıkmıştır.

Türkiye'de ilk başta Türk- Kürt, sağ-sol ve Alevi- Sünni çatışmaları planlanmış olup, bizler de millet olarak bu planlamaya karşı konuşlandık.

Millet olarak en büyük endişemiz buydu.

Bilerek ya da bilmeyerek bunların dışında yeni fakat, yukarıdakilerden farklı bir çatışma alanı ortaya çıkmıştır.

Bu alan milletimizi millet yapan değerleri canı pahasına koruyan ve kollayan milletimizin kahır çoğunluğunu oluşturan kitlelerdir.

Bu kitle değerleriyle birlikte Anadolu'nun mayasıdır.

Bugünkü iktidarı da meydana getiren bu kitle, aynı zamanda bu toprakları vatanlaştıran ruhun taşıyıcısıdır. Bunun parçalanışı iktidarın sonu getirir.

Geçmişte ANAP, DYP VE MHP bu parçalanmışlığın canlı örnekleridir.

Öyle ki, bu kitleyi meydana getiren unsurların hepsi iktidardır. Tek başına hiçbirinin iktidar olma şansı yoktur ve olamaz da. Bu gerçeği göremeyen iktidarın başına gelenler, hepimizin malumudur.

Bu kitlede meydana gelecek parçalanmışlığın üç önemli sonucu vardır:

Birincisi, mevcut iktidarın yok olması,

İkincisi,başka ideoloji partilerinin iktidara gelmesi,

Üçüncüsü ise bu milletin birliğinin zaafa uğrayıp Türkiye'nin Afganistan'a , Irak'a, Libya'ya ve Suriye'ye çevrilmesidir.

Yukarıda verdiğim örneklerin bazılarında mezhep, bazılarında da Sünnilerin kendi içlerinde fraksiyonel çatışmalar olmaktadır.

Bu ülkede çatışmalara sürükleyici atmosfer 15 Temmuz darbe teşebbüsü olayı sonrasında oluşmuştur. Sürecin yönetilmesinde istenmeyen durumlar ortaya çıkarılmıştır.

İslami STK'lara karşı olduğu kadar bireysel planda da Müslümanlar arasında müthiş bir güvensizlik oluşmuştur.

Kin ve düşmanlıkla beslenen bu güvensizliğin son durağını kestiremiyoruz. Çatlayan kardeşlik temelini tamir etmek zorunda olduğumuzu düşünüyoruz.

Bunun için de acilen fiili tedbir alınmasının gereğine inanıyoruz. Selam ve sevgi ile…